Kuyder

MEMURLUK YILLARIM (Müftünün vaizliğe düşürülmesi ve sürgünü)

19:07:06    2015-01-27




 MEMURLUK YILLARIM (Müftünün vaizliğe düşürülmesi ve sürgünü)



       Kozaklı, şifalı sıcak sularıyla meşhur olmuş bir ilçemiz. Benim göreve başladığım yıllarda belediyenin yaptırdığı hamam ve tek katlı otelleri vardı. Türkiye'nin her tarafından şifalı sulara gelen insanlar vardı ama daha çok Kayseri ve Adana'dan  geliyorlardı. Geçim kaynağı köylerde çiftçilik ve hayvancılık, Kozaklı merkez için de hamamlar gelir kaynağı idi. Benim görev yaptığım dönemlerde her şey doğaldı. Otların, Çöplerin arasında çamura girerdik. Otların üzerine çarşaf gibi bir bez örttüğün zaman kimse yan gözle bakmazdı. Hamamın suyunun değerlendirilmesi için devlet büyük bir hastane yapımına başlamıştı. Bu hastane 30 yıldan fazla olduğu halde hala faaliyete geçmediğini biliyorum.
    Kozaklı'da büyük esnaf genellikle Kozaklı dışından gelen kişiler tarafından işletiliyordu. Mobilyacı esnafı Niğde'li, ilçenin tek bir berberi vardı O'da Derinkuyu Zile (Özlüce) köyünden Eşref abi idi. Lokanta sahipleri Kayseri kökenli. Fırıncılar Yozgat, pazarcı esnafı genelde Nevşehir'li idi. Küçük esnafı çevre köylerden gelen kişiler işletiyordu. Yerli halk ve esnaf kendi aralarında bir yer ya da dükkanı tarif ederken "aşiret" adı kullanıyorlardı. Benim de görev yaptığım köy ve çevresine Herkli "Herkli aşireti" diyorlardı. En kalabalık "Yabanlı aşireti" köyleri. Sonradan dikkatimi çeken bir konu da kişilere, "Türkmen Hasan, Türkmen Yusuf" lakaplarının takılı olması, ben, 1999'a kadar Türkmen kökenli olduğumuzu bilmiyordum, herhalde o yüzden dikkatimi çekmemiş olabilir.
    Elimize biraz para geçince, ihtiyaçlar belirmeye başladı. Eve bir çift "kanepe" alacağız. Kozaklı'da ki esnaftan almak yerine Nevşehir'de hem okul arkadaşım hem dava arkadaşım Türkay Gürlek (Gürlekler mobilya) aklıma geldi. O zaman dava ön planda, bir eksik giderilecekse önce dava adamı aranırdı. Bunu da bizim gibi saf köylüler yapardı. Uyanık dava adamları işlerini kurallara göre oynuyorlarmış. Biz de uyanınca ilk işleri bizleri isyancı ve yaramaz adam ilan ettiler.

       Mobilya almak için Nevşehir'e geldim. Gürlekler mobilyaya uğradım, arkadaşım Türkay'da oradaymış. Sağ olsun çay çorba ikram etti. Kanepe fiyatlarını ve alırsak nasıl götüreceğimi sordum, Türkay'da posta minibüsü ile gönderebileceğini söyledi. İki kanepeyi yedi yüz (700) liraya iki taksitle almaya karar verdim. Kanepeler henüz piyasada yok, yeni yaptırılıp Kozaklı'ya gönderilecek.

        Gürlekler mobilyadan ayrılıp il müftülüğüne uğradım. Müftü yardımcısı Abdullah hocanın yanına uğradım, biraz sohbetten sonra müsaade istedim, Abdullah hoca da elime bir zarf verdi; "Bunu Müftü beye ver" dedi. Ben de zarfı aldım, müftülükten ayrıldım. Avanos üzeri "in" "bin" yaparak Kozaklı istikametine yol alırken baktım ki zarfın ağzı açık, zarftan kağıdı çıkardım; Baktım yazı benimle ilgili, yazıda şöyle diyordu: "İlhan Poyraz'ın yolluğunu vermeyerek yazışmalara sebep olan Kozaklı Müftüsü Niyazi Şenol vaizliğe düşürülerek Yozgat'ın Çandır ilçesine sürgününe karar verildi. Adı geçen memurun yolluğunun acilen ödenmesine" diye. Görev yaptığım köy, Kozaklı'ya varmadan 12 km geriden sola dönülüyordu, ben köye dönmedim direk Kozaklı'ya gittim. Mesai saati henüz bitmemiş, Müftü bey makamında oturuyordu. İçeri girdim zarfı verdim, açtı okudu, bana döndü "bu yazıyı okudun mu?" dedi. Ben de okumadım dedim. Halbuki okumuştum ama zor durumda kalmasın diye herhalde bu yalanı söyledim. Yanındaki katip Mehmet'e dönerek, "Hocanın yolluk evraklarını hazırla" dedi. Ben de sevinerek köye döndüm.

           Bir hafta sonra Müftülüğe uğradım, Müftü bey görevden ayrılmış, benim yolluğum hazırlanmış, imzamı attım, 3050 (üç bin elli) tl para ödendi. Kızım Meryem'e bir küpe aldım. 500 (beş yüz) lira da Müftülüğün hizmetlisi Camisat abiye borç verdim.

           Camisat abinin kendinden önceki kardeşleri hep ölmüş. Birileri anne babaya demişler ki oğlunuz olursa adını "Camisat" koyarsanız ölmez, anne baba da bu ismi koymuşlar tesadüf bu ya Camisat abiye de  Allah ömür vermiş yaşıyordu ama nasıl yaşıyordu, bana göre çok zengin olmasına rağmen, biraz da hastalığı bahane ederek çok sefil bir yaşamı vardı. Ben askerde iken vefat etmişti. Allah rahmet etsin.

          Aylar sonra hükümet konağından bir memur yanıma yaklaştı "senin yüzünden Kaymakam ve Mal Müdürü "tekid" cezası aldılar" dedi. Demek ki gereksiz yazışmalara sebebiyetten onlarda ceza almışlar. İlçe genelinde bu durum ortaya çıkınca açıktan atanan ne kadar Memur varsa hepsi dilekçe vererek yolluk isteğinde bulunmuşlardır.

            Memurluğun daha başlangıcında başıma gelen bu olumsuzluklardan dolayı pek de memnun kalmadım, daha doğrusu devletin işleyişini hantal ve sorunlu gördüm. Memurluktan istifa edeceğimi rahmetli babama söyledim. Babam çok kızdı. Seni evlatlıktan ret ederim dedi. Biz bir daha ağzımızı açamadık.

             İstifa edip İstanbul'a gitmeyi düşünüyordum. Bu günlerde adından sık sık bahsedilen "Altı yaşındaki kızlar nikahlanabilir" dediği rivayet olunan  Nurettin Yıldız dahil üç sınıf arkadaşım plastik sanayi üzerine bir işletme açmışlar, bana da ortaklık teklif ettiler. Bana da cazip gelmişti ama kısmet değilmiş. İmamlığa devam edeceğiz. 

 

                                                                                                                                 İlhan Poyraz

                                                                                                                                  24.01.2015

                                                                                                                                   Pendik

                           

Yandex.Metrica