Kuyder

Köyümüz'ü Tanıyalım

17-03-2013   15:58:58

 

KÖYMÜZ'Ü TANIYALIM

       KINIKTEPE- Kınıktepe köyümüzün tam doğusuna düşer. Güneşin doğuşu kınıktepe yüzünden biraz gecikmeli olur. Ama müthiş bir kızıllığın ardından o devasa güneş, kıpkızıl

yüzünü göstererek köyü ısıtmaya başlar. Ay'ın doğuşu da kınıktepeden olur. Hele bir de ay onbeşle mişse içindeki kayaları bile belli olur. Güneş ve ay'ın devasalığını (büyüklüğünü) en güzel seyretmenin yeri, kaledamın üstünden kınıktepeyi seyretmekle manzara bütünleşmiş olur.

 

 

      Kınıktepe, hemen köyümüzün yukarısından başlar, Suvermez kasabası sınırlarına yaklaşır. Uzunluğu beş kilometreye yakın, eni de iki kilometreye yakındır. Yüz ölçümü 2.026.111 metre kare . Kuzeyi Hamit bağları dediğimiz bölge, üzeri mera, güneyi bizim çoçukluğumuzda bağ çubukları vardı. Daha sonra patetes tarlası oldu. Köyün küçük ve büyük baş hayvanlarının yayılım arazisidir. Tepenin bitişine yakın yerde Demir haklık dediğimiz bir yer var. Burası kaya oyuğuna su birikir. Kayanın çevresi taşla örülü, bayağı bir genişliği var. Suya kaya ve yosun kokusu siner, hoş bir içimi var. Çobanlar ve oradan geçenler eğer demir haklığı biliyorlarsa mutlaka uğrayıp suyunu içerler. Çobanlık yaptığımız yıllarda sık uğradığım yerlerdendir. Tepenin üstü düz sayılır. Yağmurun bol olduğu yıllarda, ot bol olur. Taşlık bir arazidir. Genelde, kekik,şapla, yavşan, çayır otu, keven dikeni ve diğer otlardan bol bulunur. Son onyıl içinde, köy derneği ve iş adamlarımızın yardımı ile bazı bölgeler ağaçlandırıldı. Henüz gölgeleri yok ama ileride inşaallah yaşayanlar gölgelenecekler. El birliği ile yardımcı olmamız gerekir. 

 

 

 

Muhtarımız, Ömer Yılmaz'ın bu yazıya istinaden verdiği bilgiye göre; İkibin adet kaysı
(zerdali) ağacı, üçyüz çam ağacı ve ikiyüz adette mahlel ağacı dikilmiştir. Bu yıl da yeni ağaçlar dikileceğini söyledi. Hayırlı çalişmalarında kendisine başarılar dileriz. Bize bir iş düşerse yanında olacağımızı ve yardımcı olacağımızı bilmesini isteriz.  

 

 

 

    Aynı bölgede kınık ismi ile geçen üç bölgemiz var. Kınıktepe, kınık ören ve kınıklar. Bunlarla tarihi birlikteliği olan Salur ören diye de bir bölgemiz var. Selçuklu devletinin iki büyük  boyu (soyu) olan kınık ve salur boylarının bu bölgede ikamet ettiklerini anlıyoruz. Bizim çoçukluğumuzda kınık'larda olan tarlalarımızın altında evler vardı. Biz içlerine girer oynardık.At, eşek düşerdi içine. Son yirmi senede tamamen kapandı.  Selçuklu devletinin sona ermesiyle ya da başka bir nedenle böl

eyi terketmişler.

        Kuzey bölgesini bağ olarak, 1950'lerden sonra Hamit çavuş (Hamit poyraz)muhtarlığı döneminde aile sayısına göre köylüye dağıtılmış. (Allah rahmet etsin). O bölge köylülerimiz tarafından Hamit bağları olarak ismi geçer. Rahmetli Hamit emmim (dedemin kardeşi olur) Hamit bağları demeyene çok kızardı. Çok nefis bir havası var. Bağların içine oturduğun zaman, Çakıllı köyü ve Doğala köyü arazisi önüne serilir. Kuş sesleri eşliğinde, temiz havayı içine çekerek çok güzel bir seyir olur. Çobanlık çok yaptığımızdan, bu bölgeyi hem çok iyi bilirim hemde güzelliğine bayılırım. Tepeden aşağıya doğru koşmak, tozu dumana katmak, çok hoşumuza giderdi. Has mantarı bol olur.

      2002 yılı ve daha sonraki yıllarda, köy piknikleri kınıktepenin köye bakan yüzünde yapılmıştır. İlerde ağaçlar gölge yapacak duruma gelirse çok güzel bir mesire yeri olur. Köyümüzden İstanbul'a göç devam ediyor. Bu da arazilerin ve meraların boş kalmasına, köyde kalanların da hoyratca kullanmasına ve talana sebebiyet vermektedir. Daha önceki bir yazımda da belittiğim gibi dedelerimizin, babalarımızın ekmek teknesi olan tarlalar köyde kalanlara emanettir. Bu dünyaya sahip olmaya değil, yaşananlara şahid olmaya geldik. O topraklar da Selçuklular, Bizanslar (rumlar) ve Osmanlılar yaşamış ama hiç biri sırtına alıp götürememiştir. Mülk Allah'ındır. Kullar ise kiracıdır. Bulunduğunuz yerde adaletli olunuz ki, sizden sonrakiler de sizi hayırla ansınlar.

 

   Geçen yıl ziyaret ettiğim kınıtepe ve çevresinin bayağı kirletilmiş olduğunu gördüm. Gelecek nesiller için sorumluluk hisseden biri olarak üzülüyorum. Her şey para demek değildir. Güzel bir çevre ve güzel insanların yaşadığı bir bölge oluşturmak, her insanın insanlık görevidir. Herkes bulunduğu yere kendisinden güzel bir şeyler katsın. Kendi vatanında, kendi topraklarında, can ve mal emniyeti sağlanmış, huzur ve güvenin temin edildiği cennet gibi bir ortam oluşturmak, yaşayan ve yaşayacak olanlar içinbir bedel değil, bir ödüldür. Her türlü olumsuzluk ise insanın kendisine ve bütün insanlığa yaptığı kötülüktür, zulumdur.

 

 

 

İlhan POYRAZ

10,03,2013

 

kuyder.com

Yandex.Metrica