Kuyder

Köyümüz'ü Tanıyalım-4

09-05-2013   23:42:13

KÖYÜMÜZ'Ü TANIYALIM-4

             Orta Yol:Halkımızın dilinde "ortuyol" olarak kullanılan bu alanın doğru kullanımı "Orta yol"dur. Köyün kuruluşu bu meydandan kuzeye doğru kurulmuş. Daha sonraları bu alan boş bırakılarak etrafında yerleşim alanları kurulmuş. O gün kü şartlarda iyi düşünülmüş ve alan geniş bir şekilde boş bırakılmış. Adından da anlaşılabileceği gibi dört sokak ve bir anayolun birleştiği bir meydan. Birleşen sokakların isimleri şöyle anılır; Yılmaz'lar mahallesinden gelen sokak, Halim'alar sokak, yukarı mahalleden gelen sokak (Cami), Kaledam tarafından gelen sokak ve anayol yani hem aşağı mahalle bağlantılı hem de İl ve ilçe bağlantılı yol olmak üzere iyi bir mühendislik tasarımı olarak görülür. Bu planda bir yerleşim alanı ben görmedim. Taksim meydanı hariç.

            Köyün merkezi olan bu alanın etrafında kahvehaneler, dükkanlar, demirciler ve günlük seyyar satıcılar yer alır. Sabahın ilk ışıkları ile birlikte hareketlilik başlar. Önce koyun- kuzu sürüleri, arkasından sığır (inek) sürüsü burada birikir. Köyün kadınları hem ineklerini sürerler hem de burada biraz sohbet ederler. bir kısmı ineklerin altından kışın kullanılmak üzere hammadde toplarlar. Arkasından minübüsler şehre gidecek yolcuları almak üzere meydanda yerlerini alırlar. Bu saatten sonra kadınlara kapalı bölge haline gelir. Artık kahveler açılır, bakkallar açılır, çaylar içilecek kıvama gelmiştir. Hele bir de yaz günleri ise sandalyeler, masalar dışarı atılır, patetes para ederse yüzler güler eğer para etmemişse suratlar asıktır. Böyle zamanlarda çaylar Alman usulu içilir. Gurbetciler çok alıngan olur ama yapılacak bir şey yok. Cepte para yoksa ikramda yoktur. Masanın etrafında dört- beş kişi olmuşsa önce çobanlardan, bekçilerden, imamdan, öğretmenden derken köyün muhtarına kadar güzel bir eleştiri ile gün başlamış olur.

            Meydan da oturanlar, ayakta duranlar, sokak başından gelenler, satıcılar, babasını ya da kardeşini arayanlarla cıvıl cıvıldır. Ağzı laf yapanların çevresi daha kalabalık olur. Keli, körü, topalı, delisi, akıllısı, hocası,hacısı, sağlamı, çürüğü, herkes mutlaka gün içinde orta yola uğrar. Orta yol'un bıldırcınları vardı. Ellerinde bastonları, belleri bükülmüş bir şekilde dolaşır giderlerdi. Rahmetli Sarıkız nene (Yakup boysal'ın annesi) Çatlıoğlan'ın hanımı ve Hayri göktaş'ın baba annesi isimlerini unuttum Allah rahmet etsin iyi insanlardı. biz onlara, bıldırcınlar yine çıktı derdik. Ellerinde bastonları, belleri bükük bir tur atar geçer giderlerdi. Bir de rahmetli pataş emminin kekliği vardı dolaşır dururdu. Ortayolun çeşmesi vardı. Kadınlarımız, utanarak, sıkılarak bu çeşmeden su alırlardı. Çünkü bu bölge erkeklerin yoğun olduğu bir bölge idi. Şimdi çeşme kaldırıldı. Dini bayramlar da çok kalabalık olurdu. Çoluk, çocuk ve büyükler hep burda toplanırlar. Bizim çocukluğumuz da, mantar

tabancası, kız kaçıran ve torpil patlatılırdı. Büyükler de, kalın çivinin üzerine ikibuçuk lirayı (demir para) koyarlar, belli bir mesafeden ceviz atarak, vuran kişi parayı alır ve kendi para diker, para vurulmadığı müddetçe cevizler para sahibinin olurdu. Bizim ceviz alacak paramız olmazdı. Onları seyrederdik. Fazla ütenler arada bir bize de bir tane verirlerdi, ne kadar sevinirdik.

 

 

 

           Bizim çocukluk ve gençlik yıllarımızda şahıslar isimleri ile değil lakapları ile çağrılırdı. Bilirsiniz ki çocukken herkes babasının ismiyle çağrılır ama bizim köyde işin içine dede de karıştırılır. Benim için Hort hort İsmail'in torunu, gö Halil'in oğlu derlerdi. Benim babamın üç dört tane lakabı vardı. Yani lakapsız insan yoktu.  Ben imam olduktan sonra İlhan hoca dediler. O yaşıma kadar lakaplarla anıldık. Bundan hiç bir zaman rahatsızlık duymadım. Bugün de olsa memnun olurum. Fakat bazı lakaplar var ki, Bize göre zamanımız itibari ile anlamsız ve manasız ama o günkü şartlarda bir mana ifade ediyordur mutlaka. Mesela deve, horoz,tavuk,kuzu, çebiç,eşşekci,nohut vb. lakaplar hiç bir anlam ifade etmiyor. Ama bir zamanlar bu lakaplar kullanılıyordu. Kişiler lakapları ile tanınıyordu. Şimdi modernleştik, artık bay - bayan, hanım efendi - bey efendi gibi güzel kelimeler dilimizde yer etti.

        Gurbetten gelenler, şık kıyafetleriyle belli olurdu. Ceblerinde filtreli sığara olurdu. Sığaranın hatırına etrafı dolar, oda gurbet hatıralarını anlatır. İçinde çok muzip olanları da olurdu. Anlatırken heyecanlanıp sandalyenin üzerine çıkar, masaya sert yumruk indiren. Bazen de yanındakine tasdik ettirmeye çalışırdı. Orta yolda gün böyle başlar ve geç saatlere kadar devam ederdi. Herkesin burada anıları vardır. Bizim gençlik yıllarımız da, günümüzün büyük çoğunluğu burda geçerdi. Döner dolaşır yine meydana gelirdik. Ama şimdi köyde nüfus azaldı. İnsanlar geçim derdine düştü. Şimdiki gençlerin Orta yol'u çok fazla kullandıklarını zannetmiyorum. Çünkü eskilerin,fikirleri, aşk'ları,sevgileri, dostlukları maneviyatları biraz daha yüksekti gibi  geliyor bana. Belki de yanılıyorum.

 

İlhan POYRAZ

08.05.2013

 

kuyder.com

Yandex.Metrica