Kuyder

Köyümüz'ü Tanıyalım-3

13-04-2013   23:31:46

KÖYÜMÜZ'Ü TANIYALIM-3

EV KETİRİ:Alan olarak köyümüzün en geniş mera ve hayvanların yayılım alanıdır. Çok engebeli ve taşlıklı bir arazidir. Büyüklüğü köyün oturum halinin üç katına yakındır. Çok eskilerden bazı bölgelerinin ekilip dikildiğini biliyoruz. Ev ketiri kendi içinde de bölgelere ayrılır.

  1- Sığır göla:

 2-Topraklık:

        Ev ketiri ismini nereden aldığını bilmiyoruz. Atalarımızdan bu konuda da bilgi sahibi olamadık ama benim tahminim arazinin her yerinde küçük taşlarla ev gibi döşenmiş taşlar var. Çocukluğumda ve çobanlık yaptığımız yıllarda hep dikkatimi çekmiştir. Koyun ve sığır sürüleri geçer ama o taşların yeri hiç bozulmaz. Bildiğimiz oda büyüklüğünde dört köşe küçük taşlarla çevrilmiş yerler. Mezara benzer çevrili yerler. Birkaç arkadaşımla mezar görüntülü bir yerde define aramak için kazı yaptık. Çabuk usanıp, kazı işinden vazgeçtik. Bu görüntüden dolayı bu ismi almış olabileceğini düşünüyorum.

         Ev ketiri aynı zamanda da çevrede gördüğümüz dağ, tepe ve yerleşim alanlarının bir maketinin mevcut olduğu bir bölgedir. Bir örnek vermek gerekirse, Tombak kayanın arkasında, muhtarlığın ağaçlandırdığı yer kınık tepenin bir maketi gibi. Ev ketirini gezerseniz bir çok bölgenin bir benzerinin küçük maketini görebilirsiniz.

               Ev ketirini iki bölümde anlatılması gerektiğini düşünüyorum. Birincisi, köyün etrafında başlayan kısmının kayalarla çevrili olması ve kayaların üzerinde ve iç kısımlarında yaşanan oyunlar ve sevgilinin bulunduğu yeri seyretmek ya da karşılıksız aşkların dillendirildiği yerlerdir. Saz çalmasını bilmediği halde kaledama yada tombak kayaya çıkıp saz çalıyormuş gibi yapıp sevgiliye mesaj gönderilen yerlerdir. Bazen de kamyon tekerinin içinde, Kaledamdan aşagı yuvarlanıp, orta yolda solugu almak isterken rahmetli pipi emminin duvarına toslayanlar da olurdu. Baharın körpe kuzuları kayaların üzerine çıkarıp otlatırdık. Eğer kuzular bir horhor yaparlarsa zaptetmek ne mümkün, kayalardan aşağı sekerek, oynaşarak köye inerlerdi.

               Kayaların başlangıcı Kaledam ile başlar, yukarı mahallenin evlerinin üstünden kızıltepenin altına kadar uzanır. Bu sıra sıra kayaların konumları şekilleri birbirine hiç benzemezler.  Bir kısım kayaların altları mağara. Buralara hayvan barınakları yapıldı. Köyün ilk yerleşim yeri kayaların altı. Kayaların içine bitişik evlerin  kalıntıları hala mevcut. Köyün ilk mescidi bizim evin yanındaki kayanın yanında imiş. Köyün peynir tırazı yine aynı yerde ama üzerine kaya uçmuş peynirlerde kayanın altında kalmış. Rahmetli Yönüza(Yunus Çetinkaya) birazını çıkarmış ama çoğunluğu kayaların altında kalmış. İleriki zamanlarda petrol fışkırırsa hiç şaşmayın. Peynirin çoğunluğu Rahmetli Tenzile'nnenin imiş. Tavuk ve cücüğün bol olduğu yıllarda, kayaların altında bol yumurta bulurduk. Bir kaç yerde delikli kayalar var. Yusuf (as )'ın buğday ambarları gibi. Biri Rahmetli üç ayak emminin evinin üstünde, diğeri bağ yolu üzerinde. Kayaların altı kışın sıcak, yazın serin olur.

             İç kesimleri yukarıda da değindiğim gibi iki bölümde anlatabiliriz. Sığır göla dediğimiz yer toprak kazılarak çukurlaşmış bir yer. Kışın kar ve yağmur sularının birimesi ile küçük bir göle dönüşüyor. Sığır ve diğer hayvanların su içtiği için bu adı almış. Bu göl denen yerde ben emsaller mutlaka çimmişlerdir (yıkanmışlardır). Sudan çok çamur vardı. Erdal o göle gire çıka kulakları sağır oldu. En son ben halamın oğluyla girdim suya, kendimizi suya bir atıyoruz yarım saatten fazla üzerimizdeki çamuru temizlemeye çalışıyoruz. Gölden çıkarken ayağımız çaşırlı güvercinin çaşırı gibi ayağımızda bir tomar çamurla çıkardık. O'nada şükrederdik çünkü ne akar suyumuz vardı ne de gölümüz. Burası kızıltepenin hemen altında. Burada bir de cin taifesi var. Genelde eşşek arısından büyük siyah bir sinek, çobanlara veya ordan hava karardıktan sonra geçenlere musallat olur.

              Topraklık da, kaledamdan sonra beşyüz metre içerde yer alır. Buradan köydeki damlara ve inşaatlara toprak götürüldüğü için bu adı almıştır. Çökek bir yerdir. Topraklığa indiğiniz zaman bir gök yüzünü görürsünüz. Kışın karların erimesi ve bahar yağmurlarıyla oraya da su birikir ama çimildiğini (yıkanıldığını) görmedim. Dölek dediğimiz mevkiye (tarlalara) giderken ordan geçilir ama orası beni hep korkunç gelmiştir. Genelde çocukluğumuzda azzık çekerken o yolu kullanırdık. Orada da cin taifesinden keçi (oğlak) var. Tek başına dolaşır. Cin olduğu kimsenin aklına gelmez. Koyun sürüsünden arkada kalmış sanırsın. Tek başına yayılıyormuş gibi yapar. İnsandan kaçmaz. Es gaza kucağına alırsan erkek mi dişi mi bir bakım dersen o zaman dile gelir erkek erkek der. O zaman bırakıp kaçarsın ki, yönün ne tarafsa o tarafa son surat kaçarsın.

            Ev ketiri yıllarca benim hayel kurduğum bir bölge olmuştur. Oranın eşit paydalarda köylüye dağıtılmasını ve düzenli bir bağ ve bahçe olmasını istemişimdir. Köylülerimizin tarlalara ev yaptırmasını ben pek doğru bulmuyorum.Allah bana bir imkan verirse ya da sizlerden birine bir imkan verirse ev ketirini mutlaka köylüye bağ- bahce yapma şartı ile dağıtılmalıdır. İçine güzel mimarisi olan evlerde kondurulmalıdır. Benim eksiklerim mutlaka vardır. buralar hakkında bilgisi olan yorum ya da bağımsız bir yazı olursa daha çok bilgi edinmiş oluruz.

 

 

İlhan POYRAZ

12.04.2013

 

 

 kuyder.com

 

Yandex.Metrica