Kuyder

Köyümüz'ü Tanıyalım-2

23-03-2013    22:32:02

KÖYÜMÜZ'Ü TANIYALIM-2

        KIZILTEPE- Kızıltepe, köyümüzün tam kuzeyine düşer, Doğala köyüne giden yolüzerindedir. Köyün yukarı mahallesine yaklaşık beşyüz metre uzağındadır. Köyün en aşağı mahallesine yaklaşık iki kilometre uzağındadır. Bu uzaklık nedeni ile Kızıltepe'yi yukarı mahallenin çocukları yani bizler, aşağı mahallenin çocuklarına göre daha iyi tanırız.

         Kızıltepe bu ismi nereden nasıl aldı tam bilmiyoruz ama görüntü itibari ile kızıl kumlu taşlardan meydana geldiği için bu ismi alabilir. Güneşin tepeye vurması ile birlikte  Kızıltepe'nin kızıllığını köyden bakanlar çok rahat görürler. Büyük bir ihtimalle taşların ve kumların kırmızıya yakın bir tonda olması nedeniyle bu isim verilmiştir diye düşünüyorum. Kominizmin icadından sonra bu isim verilmiş olsa idi köyün solcuları bu ismi takmış olabilirdi diye düşünülürdü ama köyün kuruluşundan bu yana aynı isimle anılmaktadır.

          Kızıltepe'nin yüksekliği yaklaşık dörtyüz elli metre, genel çevresi ise yaklaşık üç kilometre civarında dır. Kızıltepe yön olarak üç şekilde tarif edilir. Kızıltepe'nin çanağı, Kızıltepe'nin arkası ve Kızıltepe'nin kapısı diye. Çanağı ve kapısı tam güneye bakar, arkası ise kuzeye bakar. Tepenin tam üst noktasında bir metre genişliğinde yarım metre derinliğinde bir çukur var. Orası hiç kapanmaz. Kainat sırlarla dolu olduğu için kimbilir oranın da tepeye nasıl bir değeri var? Biz orayı hava deliği olarak biliriz.

          Kızıltepe'nin hiç bir yerinde ağaca rastlamazsınız. Ağaçlandırmayı da kimse düşünmedi. Kumlu ve küçük taşlı bir yapısı var. Çocukluğumuzda kumlardan kayarak aşağıya inerdik. Genelde malların yayılım alanı ama çokta yeşillikli değil. Küçük küçük otlar biter. Çocukluğumuzda baharı ilk karşıladığımız yer kızıltepe ve orada yetişen saçlık diye bir ot vardı. Arkadaşlarla toplanır saçlık toplamaya Kızıltepe'ye giderdik. Aslında saçlık hiç bir işe yaramaz sadece yapraklarına tırnaklarımızı basarak beyaz bir görüntü çıkar onu da gerdanlık yapar kızlara hediye vermeyi düşünürdük ama veremezdik.

 

          Kızıltepe'nin köye bakan yamacı net bir görüntü ile görülür. İlk okul yıllarımız da öğretmenler bizi Kızıltepe'ye götürürler pikniği orada yapardık. Bir defasında da kireçle Ay ve yıldız üstte, altta da Kuyulu Tatlar köyü yazdık. Köyden bakınca bu yazı çok net bir şekilde okunurdu. Estetik bir güzellik sağlamıştı Kızıltepe'ye.

 

     1980 ihtilalinden önce köyümüzde de sağcı, solcu ve islamcılar (akıncılar) kurtarılmış bölge oluşturmak ve güçlülüğünü ispat etmek için değişik siyasi oluşumlar peşinde idiler. Aralarında benim de bulunduğum akıncı gençler Yaşar Demir (Hasanoğlu) başkanlığında Kızıltepe'ye "Hakimiyet Allah'ındır" yazısı yazmayı kararlaştırdılar ama yazma işlemi gerçekleşmedi.Gerçekleşmemesi hayra vesile oldu.

       Genelde köy arazimizi oluşturan Kızıltepe ve önünde büyük bir mera olan ev ketiri dediğimiz bölge, kum ve taşları yanar dağdan fışkıran lavlardan oluşmuş bir bölge. Çünkü diğer bölgelerin kum ve taşlarından çok farklıdır. Kızıltepe'nin sağ tarafındaki karakum dediğimiz yerdeki kumların değişik renklerde olduğu çok açık bir şekilde görülmektedir. Kızıltepe'nin de lav yığınından oluşmuş bir tepe imajı vermektedir. Ağaç yetişmemesi ve otların çok az oluşu, sürekli erozyona rağmen sanki aynı taş ve kum parçalarının hiç değişmemesi gibi durumlar bu savı kuvvetlendiriyor. Benim tahminim, Kızıltepe'nin kendi çapında küçük bir yanardağ olduğudur. Daha önce bahsettiğim tepesinde bulunan çukur bir hava alma bacası gibi durmaktadır.

 

  Kızıltepe için değişik mitoloji de anlatılır. Kapısının yeri kireçli gibi beyaz, Kınıktepe'ye bakar. İçinin maden dolu olduğu veya esrarengiz varlıkların olduğuyla ilgili hikayeler anlatılır. Köy hizmetleri çalışanları ki, içlerinde Arif abi (bilgin) de var, oraları delik deşik ettiler ama ne buldular ne bulamadılar bize kapalı kaldı. Biz köylüler sadece onların dedikodusunu yaptık. Yarım gün çalıştıkları zaman mal buldular işi erken bırakıp malı bölüşmeye gittiler diye büyüklerimizin ağzından duyardım.

      Kızıltepe,  Nurettin Karasu'nun da dediği gibi, köyümüze gelen sisi Kızıltepe'nin üstünde görürüz. Sis köyümüze kızıltepe'den iner. Kışın sisi hiç eksik olmaz. Ama karşı Niğde'nin dağları karşısında hep küçüklüğünü kabul eder. Önce sis karşı dağlara iner. Oradanda Kızıltepe kendi payına düşeni alır.

       Yaz aylarında Kızıltepe'nin üstünün bulutlanması ve ani şimşek ve gök gürültüsü her an bir afete dönüşebilir. Benim şahid olduğum tufan da  Cemile (yılmaz) nene, Nurettin'in anneannesi sele kapılarak vefat etmişti. Allah rahmet etsin. Bir diğeri de biz çok küçükken köyün eşşek sürüsü orada sele kapılmış. Çok sayıda hayvan telef olmuş. Mehmet Acısu çobanlığı döneminde, onun için lakabını eşşekci Mehmet derlerdi. Allah rahmet etsin. Kızıltepe ve civarına yağmur çıvgın şeklinde yağıyor. Hayvanların ilerlemesi bu tip yağışlarda mümkün olmuyor. Birbirlerine sokularak tehlikeyi atlatacaklarını düşünürken yağmur sele dönüşürse hiç kurtulma şansları yok.

 

 

 Dağları görmeden önce, Kızıltepe, bizim gözümüzde büyük bir dağdı. Biz büyüdükce O küçüldü. Biz uzaklara göçünce bu sefer de hasreti büyüdü içimizde. Kızıltepe'ye karşı çok mahçubum. O'nun için hiç bir şey yapamadım. Göz göre göre kel kaldı. kör kaldı. Bizsiz garib kaldı.

 

İlhan PORAZ

23.03.2013

kuyder.com

Yandex.Metrica