Kuyder

Kaledam'da Öğretmen Olmak!


18-10-2012   22:43:01

1


Kaledam

KALEDAM'DA ÖĞRETMEN OLMAK!

 

       Çocukluk yıllarımızda, okulların açılma zamanı işlerin yoğun olduğu ve eli iş gören öğrenciler genelde okula biraz geç başlar.Bu mevsimde kabak,bostan,patetes ve bağ bozumu birbirini izler. Okula giden küçükleri ise evin kapısından -haydi doğru okula- diye gönderirler. O zaman bügünkü gibi çanta yoktu. Annelerimizin işi bitene kadar kitap ve defterlerimizi, ırgatlıkta (ekin işleyenlere) azık (yemek) götürdüğümüz çanta ile yada kolumuzun altında taşırdık. İşler bitip kadınlar eve çekilince bez torbadan çanta dikerlerdi. O yıllarda çocuklar bu kadar paha biçilmez bir şey değillerdi. Ha ahırdan mal salmışın, ha evden çocuğu okula göndermiş pek bir farkı olmazdı.

         İşte tam da işlerin yoğunlaştığı böyle bir ortamda. Adem diye bir çocukta ilkokul üçüncü sınıfa gidiyormuş. Adem evde siyah önlüğünü ve ırgatlık çantasına kitaplarını koyduğu gibi okulun yolunu tutuyor. Adem yukarı mahallede oturduğu için okul çok uzak, anne- baba da gurbete çoban gitmiş. Evde ablası ilgileniyor, O'da ev işlerinden fırsat bulup zaten takip edemez. Bunu bilen Adem, okula gitmemenin yollarını kendi aklınca araştırmaya başlar. Okulda öğretmeni dinlemez,ders çalişmaz, aklı fikri okula gitmemek ama evde bunu ablasına anlatamayacağını bildiği için, kendince bir yol bulmalıydı. O zaman okullar tam gündü. Sabah dört saat ders, öğle yemeği için okul öğle paydosu verir. Öğleden sonra ikinci dört saatlik eğitim başlar. Adem bu ağır ders proğramını kaldıracak gücü kendinde göremez ve bir gün sonra okula gitmemeye karar verir. Ama nereye gideceğini o gece sabaha kadar düşünür ve sonunda gidecegi yeri bulur. Burası kaledam. Orası kapalı bir alan hem de iş güç zamanı kimsenin dikkatini çekmez.

         Her sabah olduğu gibi Adem yine önlüğünü ve çantasın aldı okulun yolunu tuttu. Yolda ayakları okula doğru değil kaledama doğru eğrilip gidiyor. Ve kaledama hiç kimseye gözükmeden ulaşmayı başarıyor. İçeride biraz dolaşınca canı sıkılmaya başladı. Bu dört saat nasıl geçecekti kafası allak bullak oldu. Bazen türkü söylemeye kalktı olmadı, ordaki cubuklarla kayayı davul gibi çalmaya başladı olmadı, içerdeki taşları arka arkaya sıraladı koyun keçi yaptı olmadı, iyice sıkılmaya başladı. Tam vazgeçecekti ki şeytan  ona öğretmenliği teklif etti. Önce taşlarla snıf yaptı. Sınıfın içerisini ikişerli taş dizerek sınıftaki arkadaşlarının isimlerini vererek herkesi yerine oturttu. Fatma'yı da sınıf başkanı seçti. Bu arada hemen öğle olmuş arkadaşları öğle paydosuna dağılmıştı. O'da hemen sınıfı paydos etti evin yolunu tuttu. Aynı saatte yemeğini yedi ve okula doğru yola çıktı ve kaledama yine kimseye görünmeden kapağı attı. Sınıfı aynen duruyordu, onlarda öğlen yemeğini yemiş gelmişlerdi.

 

           Adem, sınıf yoklamasını yaptı ve bir öğrenci eksikti. Bu öğrenci konusunda talebelerine bilgi verdi ve talebelerinin görüşlerini aldı. Önce sınıf başkanı Fatma söz aldı. "Ailesine bilgi verilmeli,sınıfa gelince tek ayak üzeri ceza verilmeli" dedi. Bu sözler öğretmen Adem'in pek hoşuna gitmedi ama lafını kısa kestirip Ali'ye söz verdi. " Benim de okul hoşuma gitmiyor fırsat bulsam,ailemden korkmasam ben de kaçarım." dedi. Bu konuşmalar böyle sürüp gidiyor. Okula uzun sure gelmemesi üzerine, okul idaresi aileye haber göndererek, çocuklarının uzun süredir okula gelmediğini bildirdi.

 

         Aile bu habere çok şaşırdı. Çünkü Adem'in okula gidiş -geliş saatleri zaman mefhumuna uygun. Hiç şüphe doğuracak bir ortam oluşmamış. Bunun üzerine ablası ogün işe gitmemiş, Adem'i takibe almış. Adem sabah kahvaltıyı yapıp yola koyulmuş, yine kafasında kaledamdaki taştan öğrencileri ve bugün onlara ne anlatması gerektiği konusunda düşünerek yol alırken, takip edildiğinin farkında değil.

 

         Yol güzergahı camii istikametine kadar doğru,oradan caminin alt kısmından bahçenin içinden kaledama yönünü çeviriyor. Adem kaledama girince ablasıda kaledama varıyor ve içerdenden sesler geliyor ve dinlemeye başlıyor. Aynı okul gibi sabah ant içmeyi söylüyor, arkasından yoklamaya geçiyor,Adem'e sıra gelince burda diye bağırıyor.

        Ablası daha fazla sabredemeyip içeri dalıyor, "ne yapıyorsun burda lan" deyince, talebe taşlara dönerek "okul bitti ,hepiniz dördüncü sınıfa geçtiniz, bende yakalandım" diyor.Ablası kulağından tuttuğu gibi okula götürüyor ve bir daha bu yanlışı yapmıyor.Ama her yanlış, bir gün insanı mahcup edeceğini aklından çıkarmadan yaşamını devam ettiriyor.

       Hayatta her yaşın bir kuralı var. Bu kuralı akıllı,doğrulardan ayrılmadan, nefsin esiri olmadan, Allah'a ve peygamberine saygı ve itaatta kusur etmeden,daima ileriye bakan ve en ileride ahireti görebilen bir kul olarak yaşayabilmek arzu ve isteğiyle, yaşam devam ediyor.


İlhan POYRAZ 

19.10.2012

Pendik-İst.



kuyder.com

Yandex.Metrica