Kuyder

İmamlar kuyulutatlar'da

18-12-2012  22:42:58

 

 

         1981 yılının bahar mevsiminin bitip yaz aylarının başladığı güzel bir gündü. Köyde, her taraf yemyeşil, bahçelerde güller açmış, pencere önlerini sarmaşık güller donatmış, insanlar cıvıl cıvıl gezip tozuyorlar. Köylüler için yeni bir sezon başlamış. Herkesin kafasında bu yıl hasat dönemi nasıl geçecek düşüncesi var. Yaklaşık bir sene önceki sağ- sol, islamcı, milliyetci kavramlar anarşik olarak bitmiş ama beyinde sıcaklığını muhafaza ediyor. Askeri rejimin baskı ve korkusundan insanlar kafasını kuma gömmüş. 

      Öğrencilik yıllarımda, okuduğum okulları temsilen spor müsabakalarına futbol ve veloybol takımında görev aldım. Güzel başarılar da elde ettik ama siyasi ortamın bozukluğu nedeni ile sıkıntılarda çektik. 1990'lı yıllara kadar İmam Hatip liseleri'nde okuyan öğrencilere hep imam gözüyle bakıldı. Alaycı bir uslup olarak kullanıldı. Sahaya çıktığımızda veya öncesi anonslarda aleyhimize öyle tezahüratlar yapılırdı ki, kendimi memleketin yetim çocuğu olarak hissederdim ve diğer arkadaşların da aynı duyguyu paylaştığını hissederdim.

         1979-1980 Nevşehir liseler arası futbol maçında iyi bir oyunla il ikincisi olduk. Birinci olmamız mümkün değil çünkü siyasi konjoktür öyle gerekiyor. Endüstri meslek lisesi ile yapılan bu maçta seyircilerimizi bile staddan kovdular. Ayaklar topa değil direk bacaklarımıza vuruluyordu. Sloğanlar ise "sen oyna imam sen oyna..." "çalkala imam çalkala" "imamlar camiye, sahalar bize" diğer küfürleri yazmıyorum. Bu durum sadece Nevşehire özgü değildi. İstanbul'da da aynı durum mevcuttu. Eyüp lisesi ile çıktığımız bir maçta, hakemler oyunu yarıda kestiler.

       Kuyulu tatlar köyü de, futbolda iyi performans gösteren bir futbol takımı var. Oyuncular genelde benim emsallerim, arkadaşlarım yani köylülerim. Bir hafta sonu köyde, İmam Hatip lisesi takımı ile maç yapma konusunda anlaştık. Okul takımındaki arkadaşlara köyümüz hakkında bilgi verdim ve bir dostluk maçı yapabileceğimizi anlattım. Arkadaşlarda onay verince, Mayıs ayının son Cumartesi gününün uygun olduğunu köydeki arkadaşlara bildirdim.

         Anılan gün geldi ve biz okulun münibüsüne bindik. köye saat onbir civarında geldik. Köyde, imam hatip lisesi öğrencilerinin köyümüz gençleri ile top oynamaya geldikleri kısa zamanda duyulmuş. Güzel bir hava vardı. İleriki saatlerde hava bozulabilir düşüncesi ile hemen yeni okulun kapısı önünde formalarımızı giydik. Köyde olağanüstü bir durum oluştu. Sağlık ocağı duvarı,  eski mezarlık duvarı ve asfalt kenarı hınca hınç seyirci ile dolmuş. Seyirciler içinde öyle kişiler var ki, onları gören sol ve sağcı guruplarda imam hobisi oluştu. Bu seyirciler arasında bir kaç isim sayayım. Hacı Raşit amca, Hasan amca. Hamit çavuş, Hacı Ahmet amca, Hacı çivez amca, Nasettin'a, Tahir dayım ve isimlerini sayamadığım çok sayıda insan (Ölenlere Allah gani gani rahmet etsin. makamları cennet olsun.) Yani derler ya "yediden yetmişe herkes ordaydı."

             Bu kalabalık arasında maç başlama düdüğü çaldı. Düdük sesiyle birlikte "vurun imamlara" sesleri de yükselmeye başladı. Benim dizlerimin bağı çözüldü. Seyirciler arasında da itiş kakışlar başladı. Kötü söz ve küfürler gittikce fazlalaşmaya başladı. Sahadaki oyunculara laf atılmaya başlandı. Öyle ileri gidildi ki, sahadan bir oyuncu abisine şöyle seslendi,"ben vuramam gel gir oyuna sen vur." Birinci yarı bitmek üzereydi ki, hakem düdük çaldı ve oyunu durdurdu. Bu şekilde devam etmesi durumunda istenmiyen olayların çıkabileceğini izah etti ve maça son verildi.

           Okul arkadaşlarım böyle durumları daha önce yaşadıkları için hiç etkilenmediler ama ben çok üzüldüm. Bir tarafta misafirlerim diğer tarafta köylülerim diyecek bir şeyde bulamıyorsun çünkü, olayları başlatan bir avuç fanatik ama sesleri çok çıktığı için iyi niyetle başlayan bir maç bitirilememiştir.

           Hayatım boyunca yaşadığım bir çok olumsuzluklara rağmen kimseye kin ve nefret hissi duymadım. Elimden bir iyilik gelmişse, sen bir zamanlar şunu yapmıştın demedim. Herşeyi görüp gözeten bir yaratıcı var. Ben hep ona güvendim ona sığındım. Hayır ve şerrin yaratıcısı odur. O bizi korursa dünya bir araya gelse kimse zarar veremez. O korumazsa yelde alır sel de alır. O bize çok büyük nimetler verdi. İnşaallah beni şükredenlerden eder.

İlhan POYRAZ

16,12,2012

 


kuyder.com

 

Yandex.Metrica