Kuyder

Gençlik Yıllarım,Siyasi Hatıralarım-7

10-03-2014   23:28:26

GENÇLİK YILLARIM, SİYASİ HATIRALARIM-7

 (Nevşehir İmam Hatip Lisesine gelişim)

 

       1979 yılında İstanbul Gazi Osman Paşa İmam Hatip lisesine devam ederken İstanbul'da ara sıkı yönetim vardı. Sokaklarda, resmi dairelerin önünde ve okul önlerinde Polis ve askerler nöbet tutarlardı. Geceleri de askerler ikişerli olarak sokaklarda güvenliği sağlıyormuş pozisyonundaydılar. Buna rağmen bizler gündüz okulda derse giriyorduk, gece afiş ve yazı yazıyorduk. Yazı yazarken yüz metre önde ve arkada gözlemciler vardı. Polis ve askerin gördükleri zaman ıslık çalarlardı. Biz de saklanabilecek bir pozisyon alır askerin gitmesini beklerdik. O zaman evler gece kondu ve bahçeli olduğu için saklanmak kolaydı. Gruplar peş peşe yazıya çıkarlardı ama birbirlerine gözükmezlerdi. Bir gün Gazi Osman Paşa'dan Rami'ye kadar yol güzergahının duvarlarını afişlerle doldurduk. Sabaha yakın saatte dönüşe geçtiğimizde duvarlarda hiç afiş kalmamış, hepsini sökmüşler. Üç saatlik emek boşa gitmişti. Çevrede de kimseyi göremedik.

           Gündüzleri de okul müdürlüğü beni çağırıyor, bana gelen tehdit yazılarını gösteriyor ve işin ciddiyetini anlatıyorlardı. Okullar kapanmaya az kaldı diye başka okula geçmemek için direniyordum. Bir gün Müdür yardımcımız Ali Ünal (Edirne'li) beni çağırdı. Nevşehir'de Asteğmen olarak askerlik yaptığını ve Nevşehir İmam Hatip Lisesi Müdürü İlhami Nalçacıoğlu'nu tanıdığını, bu konuda bana yardımcı olacağını uzun bir izahtan sonra beni ikna  etti. Benim korkum şu veya bu okul değil, Benim korkum ekonomik durum. Çünkü ben aileden hiç para almadan kendi imkanlarımla okuyordum. Okulun ilk yıllarını İstanbul'da bulunan Rahmetli Hatice ablam ve Feride ablam, Hafta sonları evlerine uğrarsam cebime üç beş kuruş harçlık koyuyorlardı. Almanya'da ki Meryem halam zarfın içinde , okul adresime yirmi mark  gönderiyordu. Rabbim, ablamları ve halamı her iki cihanda da mutlu ve bahtiyar etsin. Biraz büyüyüp atılganlaşınca  cami önlerinde Şura ve sebil dergisi satmaya başladım. Hafta sonu da boş durmuyordum, Cumartesi Okmeydanı Dörtyol da kurulan pazarda, ayakkabı tezgahında yüz lira yevmiye ile çalışıyordum. Cumartesi günü de dayımın oğlu İsmail Karasu'nun ayakkabı dükkanında yine yüz lira yevmiye ile çalışıyordum. İsmail abinin evine Cuma akşamdan geliyordum. Başbakanımız Tayyip Erdoğan da aynı sokakta oturuyordu. Her hafta sonu onların kiracısı olan bir arkadaşla birlikte üçümüz yürüyerek Kasımpaşa'ya inerdik.  Dergileri Cuma günleri Cami kapılarında, Şeriatçı dergi, Müslümanların dergisi diye bağıra bağıra satmaya çalışıyordum. Biraz param birikmişti. Rahmetli Abdullah eniştemle bir magazaya gittik. Biriktirdiğim para ile kendime bir  elbise aldım. Uzun süre giydiğim bu elbiseyi arkadaşlarım çok beğenmişlerdi. Bundan önceki giydiğim elbiseleri yurt veriyordu. Rengi daha çok, üç kile (çerik) buğday alan çuval renginde olduğundan, içimiz atarak giymezdik.

         Okula Nevşehir'de devam edeceğimi Almanya'daki halama bildirerek, okula da çok yakın olan evini bize vermesini istedik. Halam da sağ olsun hemen kiracısını  çıkarttı. Yer sorununu kolay çözdük.

          Okullar açılmaya bir kaç gün kala kayıt olmak için okula gittim. Üzerimde yazlık bir gömlek var. Pantolon da Almanya'dan halam kot pantolan göndermişti, paçası otuz sekiz santim.Yürürken pat pat ses çıkarıyordu. Müdür beyin odasına girdim. Okulun Müdürü İlhami Beye İstanbul'dan geldiğimi, bundan sonraki eğitimime burada devam etmek istediğimi anlattım. İlhami bey, giysilerimi dikkate alarak olumsuz cevap verdi. Bakışlarından olumsuz cevap vereceğini sezdim. Benim kominist veya en iyi ihtimalle ülkücü olacağımı aklından geçirdiği için başına bela olabileceğimi düşünerek, "sınıflarda boş yerimiz yok" dedi.  Beni okula almamakta ciddi olduğunu anlayınca, Ali Ünal beyin selamını söyledim. Durumları anlattım. Zaten Ali beyin ismini duyunca yüz hatları değişti, yüzü güldü. "Hemen kayıt işlemlerini yaptırıyorum." dedi. Daha sonraki yazılarımda İlhami Nalçaçıoğlu'ndan bahsedeceğim. Bana, kendi çocuklarına yapacağı türden çok yardımlarını gördüm.

          Okullar açıldı. Halamın evine yerleştim. Geniş ve kullanışlı bir evdi ama kiracılar evi mahvetmişlerdi. Benim için sorun teşkil etmiyordu. Eve giriş kapısının önünde bulunan boşluğa bir kamyon kemer taşı yıkmışlar. Eve girip çıkarken, İstanbul'daki duvarın arkasına saklanmış eli silahlı kişilerin hayali gözümün önüne geliyor ve öyle bir şeyin olmayacağını bildiğim halde bir müddet korktum. Bundan böyle siyasi işlerle uğraşmamaya kendi kendime karar verdim. Ne çare ki, bir hafta sonra Akıncılık ruhu yeniden depreşti ve yine kendimizi İstanbul'daki kadar olmasa da olayların içinde boy göstermeye başladım. (devam edecek)

İlhan POYRAZ

09,03,2014

Pendik

 

 

kuyder.com

 

Yandex.Metrica