Kuyder

Gençlik Yıllarım,Siyasi Hatıralarım-4 (Topal Reis-2 )

11-11-2013   23:21:33

GENÇLİK YILLARIM, SİYASİ HATIRALARIM-2

TOPAL REİS

        Toplum olarak kendimize reis, lider ve başkan seçmeyi çok severiz. Bizim gençlik yıllarımızda, siyasette, maddi ve manevi anlamda öne çıkan kişilere reis deniliyordu. Kolay reis olunmuyor ama olduktan sonra da kolay kolay bırakılamıyan, vazgeçilemiyen bir sıfat haline geliyordu. Genelde kovboy filmlerinde seyrettiğimiz eli silahlı, çevresinde adamları olan, vuran, kıran ve etrafı dağıtan bir kişiliğe bürünenler olduğu gibi kendine bağlı kişileri veya çevresindeki insanları koruyup kollayan, sevilen ve saygı duyulan kişiler de oluyordu. Bu gibi konumlarda temiz süt içenle kirli süt içen hemen kendini belli ederdi.

        Yetmişli yılların ortasını geçerken bizde  yavaş yavaş siyasi ortama çekiliyorduk. Tam da bu sırada bir reisimiz oldu. Biz topal reis diyorduk ama sadece topal değil her tarafı dökük adeta parçaları sonradan takılmış robotu andırıyordu. Kendi deyimi ile "Allah bana tövbe etme imkanı tanıdı" diyordu. Yurt dışına çalışmaya giden ve Almanya'nın büyülü havasına kendini kaptıran reis, memlekete izin için döndüğünde başta kendi aile çevresi olmak üzere herkese tepeden bakıyor, kibirleniyor ve ben yanlışlıkla buralarda doğmuşum diyor. Çevresindeki kadın - erkek giysileri, yeme - içme adet ve şekilleri hiç hoşuna gitmiyor. Sanki bu köye geçerken bir uğramış turist havası veriyor kendine.  Kendisi gibi yurt dışında çalışan ve birlikte memlekette tatil yapan arkadaşları ile bir minibüs kiralayıp gezerken kaza yaparlar ve yanındaki on bir arkadaşı ölür ve kendisi de ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılır. Zamanla yarım yamalakta olsa ayağa kalkar. Bu olayların yaşandığı yıllarda ne kaza haberini duydum ne de kendisini tanımıyordum.


        Okulların açılma zamanı gelmişti. Bizde köyde geçirdiğimiz bir yaz tatilinin ardından İstanbul'a biletlerimizi aldık minibüs beklerken topal reisle bu esnada tanıştık. Şahin Bozbel, Recep Arpacı, Ercan Karataş, ben ve bizi yolcu etmek için yanımızda bulunan Mücahit gurubu. Elinde bastonu, ağzı bir parmak girecek kadar açılan çene yapısı ile bize bir nutuk çekti. Bu arada köyün minibüsü geldi. Vedalaşma esnasında reis pataşın dükkanına girdi. Bizim yolda yememiz için kuruyemiş türü bir şeyler almış. Kendisine teşekkür ettik. Son jestiyle reis kendini ispatlamış ve reis sıfatını bizim gözümüzde hak etmişti.

        Bizim köyde üç kahvehane vardı. Aşağı kahve, Kenan Altaş'ın yönetiminde solcuların, yukarı kahve Naci Bilgin'in yönetiminde solcuların, orta kahvede Hayri Çankaya'nın yönetiminde sağcıların mesken tuttukları yerlerdi. Reis orta kahvede oturur. Masasında milli gazete okurdu. Reis bu gazeteye bakarak yorum yapardı. Gazetenin büyük puntolarla yazılarına bakarsan şeriat devleti kurmaya çok az bir zaman kaldığını söylerdi. Daha çok çalışmamız gerektiğini söylerdi.

        Bu yıllarda bizim köye küçük Moskova diyorlardı. Daha öncede bahsettiğim gibi köyün yüzde seksen beşi sol görüşlü idi. Şimdi Kenan başta olmak üzere bize yan yan bakan köyün aşırı Ecevit'çileri, şimdi de aşırı Tayyip'çi oldular. Bana yine ters ters bakıyorlar. Bir türlü köylülerimiz gibi düşünmek bana nasip olmadı. Ben Erbakan'cı iken onlar Ecevit'çi idiler.Ben siyaseti bağımsız düşünmeye başladım onlar Erbakan'cı (Tayyip'çi) oldular.

          Nufusu kalabalık olan köyümüzde, ilkokul, orta okul, postane ve sağlık ocağı gibi resmi kuruluşlar vardı. Buralara atanan memurlar solcu iseler, Mustafa Bilgin (topal Ecevit)'i sorarak köye giriyordu ve sol görüşlü olduğunu da peşinen ilan etmiş oluyordu. Sağcı (Erbakancı) ise topal reisin ismini sorarak köye giriyor. Ülkücü grup bizim köyde faal değildi. Yok hükmünde idiler. Yani köye tayını çıkan memurlar, gelmeden önce köy hakkında bilgi sahibi oluyorlar ve kendilerinin nasıl ve kimlerle beraber olacaklarını önceden belirliyorlardı.

        Bizim reis iki sefer reisliği bırakıp kominist olduğunu ilan etti. Fakat bunlar kızgınlık eseri olduğu için en fazla on beş gün sürüyordu. Yeniden yuvaya dönüp reisliğine devam ediyordu. Biz bu huyunu bildiğimiz için en fazla küslüğü bir ay sürer diyorduk ama o on beş günde geri geliyordu.

 

      Bu anlattığım yıllarda mazot kıtlığı vardı. Reis patetes ekmiş sulanması lazım ama mazot yok. Köyün ileri gelen Erbakan'cılarından olan Halil Demir'den (Allah rahmet etsin) mazot istemiş . Halil Demir'de mazot yok demiş. Mazotun verilmemesine çok kızan reis; Orada koministliğini ilan  etmiş. Bizde kahvede oturuyorduk bir de kahvenin  kapısında Reis  gözüktü sinirli bir hali vardı. "Arkadaşlar bundan sonra ben koministim"dedi ve cebinden çıkardığı milli gazeteyi yırttı, parça parça etti ve kahvenin ortasına attı gitti. Biz de etme eyleme reis dediksede bizi de dinlemedi. Yukarı kahvenin önüne oturdu. Naci'den bir çay istedi ve ekledi "solcu çayı olsun."

 

 

 

       Salih Günaydın'a (reis) Allah rahmet etsin. iyi insandı. Babasının eski odasında bizim çok kahrımızı çekti.O odanın müdavimleri Aziz Usta (ortaokul müdürü), Süleyman hoca, Abbas hoca, Tuzla Akfırat eski belediye başkanı Hilmi yıldız ve daha nice arkadaşlara mesken olmuştur. Sabahlara kadar güldüğümüz günler oldu. Makamı cennet olsun.

 

İlhan POYRAZ

11,11,2013

Yandex.Metrica