Kuyder

Dedemin Bağında Su var dediler!

04-06-2012   23:46:31

      Su insan yaşamında havadan sonra ikinci etkendir. Susuz hayat olmayacağı gibi, toplumların da (köylerin,şehirlerin) yaşamında, su ilk plandadır.

      Atalarımız, Kuyulu Tatlar köyünü kurarken, hangi kırıterleri göz önüne alarak kurdular bilmiyoruz. Güvenliği mi, soğuk-sıcak aralığını mı yoksa arazi yapısını mı beğendiler bilemiyoruz. Bizim bildiğimiz, yeni kurulan bir yerleşim yerinde ilk aranan şey su olmalıydı. Etrafımızda ki yerleşim yerlerine baktığımız zaman, su sıkıntısı çekmediklerini biliyoruz. Hatta köyümüz uzun zaman Suvermez köyünden içecek suyumuzu tedarik ettik.

 

    Atalarımız, göl başı dediğimiz yere kuyular kazmışlar. Her sülalenin (akrabanın) kendilerine ait kuyuları vardı. Bu kuyular, on- onbeş metre derinliğinde, bir metre eninde kuyulardı. Bu kuyulardan, şahıslara ait olan da vardı.

 

           Ben çocukluğum da kuyulardan su çekildiğini gördüm. Bizim ev yukarı mahallede olduğu için, kuyulardan su getirmenin ne kadar zor ve meşakkatli olduğunu biliyorum. Bir de o zamanlarda hayvancılık da var. Her evde koyun kuzu ve inek türü mallar mevcut, bunlara su yetiştirmek başlı başına bir iş. Afedersiniz, eşşeklerin sırtına habe atarlardı, testileride iple birbirlerine bağlarlardı, bu da yetmiyormuş gibi bir de kuyunun başında sıra bekliyorsun. Hele de koyun- kuzu gelim vakti ise gör kargaşalığı. kızlarımız, kadınlarımız, ellerinde testiler, aşağıdan yukarıya doğru su taşırlardı. Bu olayı bir kez de ben yaşadım. Ablamlar beni eşşeğin üstüne bindirdiler,kuyudan su çekmeye gittik. Bizim eşşeğe kalın ipi bağladılar,ipin bir ucuna da helki bağladılar, eşşek,  sekiz-on metre gidiyor geliyor, su testilere boşalıyor yani hayvan severlerin ve görsel yayınların henüz olmadığı zamandı, yoksa bizim köy sık sık başı hayvan sever dernekleriyle sıkıntıya girerdi.

        Su çektiğimiz kuyu, yeni camii'nin, batı köşesinde, yolun hemen altında bir yerdeydi. Zaten o görüşüm ilk ve son oldu. Köyümüze Suvermez köyünden gelen su mahalle çeşmelerine bağlandı ve nispeten su taşıma işi biraz kolaylaştı. Mahalle çeşmelerine, malların su içmesi için havut ta (havuz) yapıldı. Suların mahalle çeşmelerine gelmesi o gün için bir devrim niteliğindeydi. Köyümüz de kuyular dönemi kapandı, çeşmeler dönemi başladı. Zaman zaman çeşmelerin akmadığı,  kuyulara muhtaç olunduğu oluyordu ama yine de mahalle çeşmeleri, kadınlarımızın işlerini biraz da olsa kolaylaştırmıştı. 

 

        Köyümüzde her birey haklı olarak, köy arazimizde su yok mu diye arayış içine giriyor ve bu konunun konuşulduğu heryerde de Hort hort İsmail'in bağında (dedem,Allah rahmet etsin) su varmış diyorlar. Benim aklım erdikce, bu işi araştırmaya başladım. Rahmetli babama (Allah rahmet etsin) soruyorum yok öyle bir şey diyor, olsa ben bağımı bğışlarım diyorum. Tabii böyle deyince daha fazla üsteleyemiyorsun. Halamlara sordum, onlardan da sadece Kezban halam(altaş) "A'ma (babama) köyden su içme suyu götürdüm. Bağdaki evciğe girdim A'ğam yoktu,köşede üzeri örtülü bir yer gördüm, örtüyü kaldırdığım da orada su birikintisi gördüm. O arada A'ğam geldi, suyu göstererek A bu su burda varda bize köyden bu zahmeti niçin yaptırıyorsun" dediğinde, dedem, halama çok kızmış ve sakın kimseye söyleme, bağımı batırırlar demiş. Bugün patetes tarları ne kadar gözde ise o dönemde bağlar aynı değeri taşımaktadır ve tek geçim kaynağı sayılır.Fakat o su bir sızma ya da damlama diyebiliriz. Yine de küçümsemiyorum.Damlama da olsa, atalarımızın "damlaya damlaya göl olur" lafını önemsiyorum. Köyde mevcut kuyularda, sızıntı sulardan oluşuyor ve birikerek su ihtiyacını karşılıyor.

       İmam olarak görev yaptığım köylerde, bu sızıntı sularla arazide çeşmeler yapıyorlardı ve canlı varlıklar bu sulardan faydalanıyorlardı. Bizim köyün çevresinde de sızma sular mutlaka bulunur,zaten kuyularımızın suyu da sızıntı yoluyla oluşuyordu. Bizde sular hep üstlerde olması gerektiği düşünülmüş,onun için sarnıçlar yapılmış ve insanlar bu sarniçlardan faydalanmışlardır. Biz emsaller bu sarnıçlardan kar yedik ve su içtik. İş adamlarımız bu sarnıçların yerine yeni sarnıçlar yaparlarsa, doğdukları topraklara kalıcı eserler bırakmış olurlar.

          Yıllar sonra dedemin bağına gittiğimde bağın üst kısmı yani kınık tepeye bakan bölümünde kepçeyle kazı yapıldığını gördüm. İyi niyetli bir çalışma olmasına rağmen eksik bilgi ile yapılan bir kazı ve sonuçsuz bir çalışma olmuş. Aslında orada ki sızıntı suyu bulmak için bağın üst kısmından ortaya doğru ve doğudan batı yönüne doğru, bir-bir buçuk metre derinliğinde, iki kürek ağzı genişliğinde,bağ bozumundan sonra bir kanal açılarak sızıntı suyun geldiği yön bulunur ve gerekli işlemler yapılır.Bulunursa eğer,yol kenarına borularla indirilerek bir çeşme yapılır.

        Damlama su deyip küçümsemeyelim, boz dağa gidenler oradaki damlama suyu ve lezzetini bilirler,bir de acıgölde damlama su var onu da biliriz.

Geçmişten bir not düşeyim dedim.


İlhan POYRAZ

03,06,2012

Yandex.Metrica