Kuyder

Bunları hatırlıyor musunuz?

NEREDEN NEREYE GELDİK?

 

Yüzyılımız teknolojik gelişmelerin zirvesine çıktı.

Buna bağlı olarak günlük hayatımız sözüm ona oldukça kolaylaştı.
HD’li televizyonlarımız, 3G’li telefonlarımız, msnler, Facebook vb. ortamı kapladı.
 
Baş döndürürcü bu gelişmeler yaşanırken, insanlık nerelerde acaba?
Ahlaki ve insanı değerler hangi zirvede!
Yerel ve Evrensel değerlerimiz gelişti mi? Geriledi mi?
 
Ahlaki değerlerin bazılarına bir göz atalım;

 

HAYÂ:  Eskiden “burnunu göstermekten utanırdı ninem.”

              Şimdilerde, çağdaşlık adına gösterilir oldu her uzuv.

 

VEFA: Eskiden “bir kahvenin kırk yıl hatırı olurdu.”

            Şimdilerde, sadece İstanbul’da bir semt adı olarak kaldı.

 

EDEP: Eskiden “edep bir taç idi ol nur-i Huda’dan.”

             Şimdilerde edepsizlik geçer akçe oldu âlemde.

 

ADALET: Eskiden, “Mülkün temeli” kabul edilirdi.

            Şimdilerde adamına, çetesine göre parsellenir oldu.

 

HAK: Eskiden “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan” kabul edilirdi.

            Şimdilerde, konuşamaz oldu, ezilmiş haklılar.

 

HUKUK:  Eskiden “hukuk” inanılır ve güvenilirdi.

            Şimdilerde, herkes, her kesim çiğner oldu.

 

KOMŞU: Eskiden  “aç yatırmazdık”, “külüne muhtaçtık” onlarsız yaşanmazdı.

            Şimdilerde, ölümünü üç gün sonra duyar olduk.

 

CÖMERTLİK: Eskiden “veren el alan elden üstün” bilirdik.

            Şimdilerde, vermeyene uyanık, almayana enayi der olduk.

 

GÜVEN: Eskiden sadece kale kapılarında olurdu kilit,

            Şimdilerde, camilerin ayakkabılıklarına kadar indirdik.

 

DOĞRULUK: Eskiden “söz ağızdan çıkardı” geri dönülmez olunurdu.

            Şimdilerde, fırıldaklık geçer akçe oldu.

 

ÇALIŞMAK: Eskiden “tarlada izi olmayanın, sofrada yüzü olmazdı” derdik.

            Şimdilerde, bankamatik memurlarından geçilmez oldu ortalık.

 

KARDEŞ: Eskiden candı, ciğerdi, hayat bağımızdı.

            Şimdilerde, miras için malını, canını alır olduk.

 

SIR: Dostlukları devam ettiren en sağlam bağ idi,

            Şimdilerde, “yerin kulağı var” sözüne, yerin gözü de eklendi.

 

TEVAZU: Eskiden insanı-ı kâmil olmanın, olmaz ise olmazıydı.

            Şimdilerde, “ben kimim? Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”na döndü.

 

TERBİYE: Eskiden doğumdan ölüme kadar yol haritamızdı.

            Şimdilerde,  anlaşılmaz özgürlükler adına yok sayıldı.

 

SAYGI: Eskiden, insanlığın ölçüsünü belirlerdi ve insana değer katardı.

            Şimdilerde, devir değişti, her şey değişti bahanesi çıktı karşımıza.

 

HÜLASA: Sayıyı artırmak mümkün iken biz “anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az” diyerek sözü bağlayalım.

 

Muharrem Çifcibaşı, bizi, biz yapan değerlerin bir kısmını hatırlattı.

Yandex.Metrica