Kuyder

Armut Ağacı Olmayan Köy

03-12-2012   22:13:08

 

ARMUT AĞACI OLMAYAN KÖY


        Hayalimde kurduğum ve yaşamayı çok arzu ettiğim köy protifi ile, doğup - büyüdüğüm, sokaklarında vıcıt, simecik, patlak, kıldırmalı değnek oynadığım, bazen eşşek üstünde, bazen at arabasında tarlaya - tapana seyahat ettiğim, kayalarında kuş kovaladığım, kızıl tepesinde saçlık topladığım, ev ketirinde "deve dabanı kaldır Şabanı" diyerek deve tabanı topladığım, koyun, kuzu ve sığır güttüğüm köy arasında dağlar kadar fark var.

           Dedelerimizi suçlamak gibi bir terbiyesizlik etmem ama geçmişi sorgulamak, niçin - neden soruları sormadan da geleceğe ışık tutmak çok zor gözüküyor. Allah, bize kur'an'da peygamberleri örnek göstererek, sorgulamayı, neden - niçin sorularıyla doğruyu öğrenmemizi istiyor. Buna örnek olarak, İbrahim as'ın güneşe ve ay'a "benim rabbim bunlar mıdır"? diye sorması, Musa as'ın Allah'ı görmek istemesi gibi, örnekleri çoğaltabiliriz.

 

 

 

         Çocukluğumuzda sevdiğimiz meyvelerden olan, çördü armut ağacı bizim köyün arazisinde bulunmamaktadır. Sadece armut ağacı değil, bağ haricindeki tarlalarımızda ağaca rastlamak mümkün değil. Halbuki çevremizdeki köylere baktığımızda, Doğala, Kurugöl,kayırlı ve gösterli köylerinde her tarlada ağaç mutlaka var ama bizim köyün arazisinde gölgesine oturacağın bir ağaç bulamazsın. Orakla ekin işlediğimiz dönemlerde, ekin tarlasında gölgelenecek ağaç olmadığından, deste çeker yığın yapardık, onun gölgesinden faydalanmak için enizin (ekinin sapları) içine doğru sokulurduk oda vucudumuza batardı. O zamanlar parfüm denen illet bu kadar yaygın kullanılmadığı için ozon tabakası fazla delinmemişti de güneş çarpmıyordu. Bugün aynı durum olsa, öğle saati biraz geçe, beyin kanamaları,güneş çarpmaları ve kalp problemlerinden hastanelik olanları duyarız.

        Harman kalkınca armutlar olmaya başlar.Harman kalkınca diyorum çünkü o zaman günler yada aylar köylü dilinde kullanılmazdı. Bizim kullandığımız takvim şöyle işliyordu: Irgatlıktan önce ırgatlıktan sonra,harmandan önce harmandan sonra, koç katımından önce koç katımından sonra,bağ bozumundan önce bağ bozumundan sonra, günleri de, koca karı soğuğu, aprılın beşi, baba hesabından bügün ayın şu gibi tarihi terimler kullanılırdı. İşte bu günler gelip çatınca, eşeği olan eşeğiyle, eşeği olmayan yaya olarak, çevre köylerin tarlalarına armut toplamaya giderdik. Köyün sınırını geçtikten sonra, korku, telaş ve hızlı bir şekilde armut dallarına ulaşmak için koşturu başlar. Eğer dalda armut varsa, elimizde götürdüğümüz değneklerle dalı çırpmaya başlarız. Gözümüzü de sağda - solda bekci falan geliyor mu diye dört açarız.

      Yine bir armutmevsiminde ben, Derviş ve Nihat, Doğala yazısına armut toplamaya gittik. Üçümüzün altında da birer eşşek var. Eşşeklerin de hayat hikayeleri var. Bizim ki sıpalıktan büyüdü yani anasından doğduğunu biliriz. Derviş'in eşeğini harman yerinde bulduk. Birgün önce çingenelerin çadırı vardı. Her halde ayağı biraz yantırı (yamuk) olduğundan bırakıp gitmişler. Birlikte evlerine götürdük. Ahıra bağladı. Artık derviş'lerin eşşeği oldu. Nihat'ın eşşeğini babası kurugöl (gürüülden) köyünden getirdi. Katır gibi güçlü ve boylu bir eşşekti. O zamanlar köyde Arif (töke) emmi (Allah rahmet etsin)tana çobanıydı. Sabah Nihat'la eşşeği sürüye kattık, akşam da sürünün önüne gittik, ilkgün ondan fazla arkadaş edinmiş, Nihat'la zor eve getirebildik. Hatta Nihat bana çok kızdı. Yardımcı olmakta gevşek davranmışım diye. Halbuki ben elim geleni yaptım ama gürüül eşeği böyle olurmuş.

Yandex.Metrica