Kuyder

Amerika orucumu bozdurmuştu!

                                                                                                      29-Ağustos-2011  00:22:11

 


YARIM BIRAKILAN İLK ORUCUM
 
Ramazan ayı ile birlikte dayanışma, yardımlaşma ve paylaşma zirveye çıkar. Her yıl Ramazan Ayını Müslümanlar o yılın şartlarına göre dolu dolu yaşamaya çalışır. Her sonraki yıl bir öncekinden farklılık arz edebilir. İlla geçmişe takılıp kalmamak gerekir diye düşünüyorum.
 
Her yıl ramazan ayı başladığından hemen “Nerede kaldı ah o eski Ramazanlar?” isteği depreşir. Geçmişin anıları tazelenerek, bu güne gönderme yapılır, sanki bu günün Ramazan günlerini nerede ise geçersiz bir hale sokulmaya çalışılır.
 
Bence geçmişte, bugün ve gelecekte de hakkıyla, Rahmet Ayı Ramazanı yaşayana göre güzellikler ile dolu geçebilir. Geçmişin Ramazanları ile devamlı kıyaslama yapılarak, bu gün Ramazan ayını bereketi ile yaşamaktan bizi alıkoymasın.
 
Bu açıklamadan sonra Ramazan ayında paylaşılan anılara benimde katkım olsun istedim. Hafızam beni yanıltmıyor ise bin dokuz yüz altmış yedi yılında, ilkokul ikinci sınıftayız. “Ağaç yaş iken eğilir” atasözüne inanan büyüklerimiz küçüklükten itibaren bize dini bilgileri uygulamalı vermeye çalışır.
 
Oruç tutmak bunlar arasında en öne çıkandır. En çok ödül oruç tutmaya verilir. Tekne orucu dediğimiz öğleye kadar devam eden oruçla başlar, tam güne doğru giderdi. Oruç tutma süremiz arttıkça ödülün değeri de artardı.
 
Her çocuk gibi ben de annemden ısrarla oruç tutmak istediğimi söyler, devamlı olmasa da beni de sahura kaldırırlardı. İlkokul ikidesahura kalkmanın sevinci ve ertesi gün arkadaşlara ben oruç tutuyorum demenin verdiği mutluluk içime sığmaz olurdu.
 
Oruç tutmamam gereken yaşta oruç tutmak ve bunu beceriyor olmam, büyümüş olmanın bir gösterisi gibiydi. Yani artık ben de büyüdüm, kocaman inanlar gibi oruç tutabiliyorum. Beni de adam yerine koyun demek istiyorduk belki de.
 
Ama Sınıf Öğretmenimiz Emin Bey bu beklentilerime "hayır" dedi. Kendimi bu alanda kanıtlamama izin vermedi. Her Ramazan geldiğinde hâlâ öğretmenin zorla bozdurduğu orucuma üzülürüm.
 
Olay şöyle gelişti. Bin dokuz yüz altmışlı yıllarda Amerika’nın ülkemize Marshall Yardımı var imiş meğer. Üzerinde Türk ve ABD bayraklı tokalaşan ellerin olduğu yağ tenekeleri, un çuvalları süt tozu kutuları vardı. Sınıfta herkesin annesi sıra ile Marshall Yardımının un ve yağlarından poğaça yapar beslenme derslerinde süt tozundan imal suni süt ile karnımızı doyururduk.
 
Ne hikmetse o Amerikan yardımı ürünleri hiç sevmezdim.
Yememek için türlü mazeretler uydururdum. Amerika’yı sevmediğimiz o günlerde belli imiş.
 
 
Gece sahura kalkmışım, büyük adamlar gibi oruç tutmaya niyetlenmişim ve arkadaşlarıma “ben oruç tutuyorum” diye büyüklük gösterisi yapacaktım ki; ilk ders süt tozundan imal sütler sıraların üstüne dağıtıldı. Hem orucum hem de köyde doğal süt varken bu Amerikan malı sütü sevmiyorum. (şehirli çocuklara dağıtsalar neyse, köy çocuklarına dağıtıyorlar).
 
Tabi ki içmek istemeğimi söyledim. Yavaş yavaş oruçlu öğrenci sayısı ortaya çıkmaya başladı ve Emin Öğretmen kükredi:
 
— Kimler oruç tutuyor?
 
Herkes birbirine baktı, korkuyla başlar öne eğildi. Cevap gelmeyince sıraları tek tek dolaştı ve olan oldu.
 
— Niye sütü içmiyorsun oğlum?
 
Anti-Amerikancı olduğum için öğretmenim diyemeyeceğime göre.
 
 Orucum öğretmenim, dedim.
— Hemen orucunu bozuyorsun ve sütü içiyorsun. Yoksa…
 
Kendisinden zaten korkuyorduk. Bir de bağırıp-çağırması ve tehditler savurması karşısında tir tir titremeye başladık.
 
Bize seçim hakkı kalmamıştı. Utana, sıkıla, Allah’tan af dileyerek hiç sevmediğim o süt tozundan mamul sahte sütü ilk ve son kez içerek, heyecanla, sevinçle başladığım, adam olmaya ilk adımı atacağım orucumu bozmanın mahcubiyetini yaşadım.
 
Hâlâ o bozulan orucuma üzülür ve öğretmene karşı orucumu savunamamanın ezikliğini yaşarım.
Bugün ABD dünyanın her tarafına karışır, kendi politikalarını dayatırken, aynı ABD yedi yaşındaki beni bulup orucuma karışmıştı
 
Müslümanlar arasında dillenen “Büyük Şeytan Amerika” küçük ilkokul çocuğunun orununa da müdahale etti. Bunun kızgınlığından olsa gerek, üniversite yıllarında miting ve yürüyüşlerde slogan atarken “Kahrolsun ABD Emperyalizmi” bölümünde daha fazla bağırırdım.
 
Çocukların, çocuksu, masum, heyecanla yoğrulan güzel ibadetlerini yapabilmeleri arzusu ile…
 
Muharrem Çifcibaşı, o günü hiç unutmadı, unutmuyor…
Yandex.Metrica