Kuyder

Tarihçe

KUYULUTATLAR KÖYÜNÜN TARİHİ VE KÜLTÜRÜ (*)

       Kuyulutatlar Köyü, Nevşehir’in güneyinde, Niğde sınırında, yaklaşık 1200 nüfuslu bir köydür. Köye, bağlı
olduğu Derinkuyu ilçesinden ve Acıgöl ilçesinden geliş gidiş mümkündür. Ancak yaygın olarak Derinkuyu ilçesi
üzerinden ulaşım sağlanmaktadır. Köyün Derinkuyu ilçe merkezine uzaklığı 17 kilometredir


1

          Kuyulutatlar Köyü bağlı olduğu İl Nevşehir’e 47 km, Niğde’ye 68 km, Kayseri’ye ise 120 km. uzaklıktadır.
Kuyulutatlar Köyünün güney yönü hariç, diğer yönleri tepe ve belenlerle çevrilmiştir. Köyün güneyinde
Niğde’ye bağlı Kayırlı ve Gösterli Köyü vardır. Doğusunda ve bağlı olduğu ilçe Derinkuyu istikametinde Suvermez
Köyü ve Yazıhüyük Kasabası vardır. Kuyulutatlar’ın batısında, Acıgöl ilçesine bağlı Kurugöl Köyü vardır. Kuzeyinde
ise Derinkuyu’nun köylerinden Doğala köyü bulunmaktadır.

           Kuyulutatlar Köyünün etrafındaki kasabaların kurulması ve tekrar köy halinde dönüşmeleri yakın zamanda
gerçekleşmiştir. Nüfus azalmasına bağlı olarak Suvermez, Kurugöl ve Kayırlı kasabaları 2014 yılında köye
dönüşmüştür. Etraftaki kasabalar kurulmadan daha önce, 1977 yılında bir yaz gününde Köyün kasaba olup
olmaması konusunda referandum yapılmış; referandum sonucunda köyün kasaba yapılması reddedilmiştir.
İlginçtir, köy halkından referandumu sorduğum pek çok insan yapılan referandumu hiç duymadığını ifade
etmişlerdir.

           Köy halkından, köyün geçmişi ile bilgisi olduğu söylenilen bazı insanlarla vaktinde görüşmek kısmet olmadı.
Bizim yaşımızda pek çok insanın duyduğu bazı söylemlerle birçok veriyi birleştirmek suretiyle ve bazı genellemelerle
bir bakış açısı sağlamak, gelebilecek tenkit, öneri ve sağlıklı bilgilerle oluşan düşünceyi sistemli temele oturtmak
amacıyla ve eldeki bazı bilgilerle Köyümüzün genel ve köklü tarihi üzerinde bir takım birleştirme yapmak mümkün
olmaktadır.


            1980’li yıllarda, köyün tarihi ve eski yapısı üzerine görüştüğüm pek çok yaşlı büyüğüm, kendi çocukluk
dönemlerinde köydeki hane sayısını 25-30 civarında olduğunu hatırladıklarını söylemişlerdir. Bazıları da 30-35
sayısını vermişlerdir. Bana bu sayıyı veren insanlar bugün yaşasalar 100-110 yaş civarında olacaklardı. Başka bir
bakış açısıyla ve ılımlı bir genelleme ile günümüzden yaklaşık 100-110 yıl önce, köydeki hane sayısının 25-30
civarında olduğunu ifade etmiş sayılabilirler. Verilen sayıların önemi, yapılacak bir değerlendirme için önem
taşımaktadır.

2

 


          50’li yaşlarda olan kişiler, yukarıdaki gibi bir sayıyı duymuşlarsa köydeki nüfus artışının son yüzyılda çok
önemli artış gösterdiğini varsaymak isabetli olacaktır. Köydeki hane sayısının 30 olduğu dönemde, bir hanede
yaşayan insan sayısının 5-6 olacağı varsayılırsa köyün nüfusunun 100 veya 110 yıl önce azami 180-200 olacağı
düşünülebilir. Bu sayı yüksekliği yönünden iyimser bir sayıdır. Makul sayı ise 130 ile 150 arasıdır. 20.yüzyılda
birbirini etkileyen, hızlı bir nüfus artışı olduğunu, 1970’li ve özellikle 1980’li yıllardan sonra ise köy dışına açılma ile
nüfus artışının tersine dönmeye başladığını söylemek uygun olacaktır

            20. yüzyıl başında 25-30 hane olan bir köyün geçmişinin birkaç aile ile kurulduğu ve sonradan köyde
ikamet etmeye başlayan kişilerin de köyde hane sayısına eklenmesi gerektiği düşüncesiyle köyün geçmişinin, 300-
350 yıla dayanması mümkün görülmektedir

            Köye ilk gelen insanların kimler olduğu hakkında net ve sağlıklı bir bilgiye henüz erişilememiştir. Ancak bazı
verilerin birleştirilmelerinden özellikle dinî uygulamalar ile dil ve ağız özelliklerinden hareket edildiğinde ilk gelen
kişilerin temel karakter özellikleri hakkında bazı yargılar şu şekilde gelişmektedir:

          Köy halkının tüm gelenekleri birlikte ele alınıp incelendiğinde, köye ilk gelen insanların, dini yönden bilgili,
irfan sahibi, geleneklere bağlı ve aile bağları oldukça kuvvetli insanlar oldukları düşünülebilir. Çünkü Kuyulutatlar
Köyünde, dini gelenekler halen çok önemli, dine dayanan dayanışma bağları çok sağlam, kamu otoritesi ise çok
kuvvetlidir. Köyün kurucularının dinî ilim sahibi oldukları yetiştirdikleri nesillerden de anlaşılmaktadır. 20.yüzyıl
başında, yani Osmanlı devletinin son dönemlerinde tüm Türkiye coğrafyası birlikte düşünüldüğünde dini bağların
ülke çapında aynı derecede kuvvetle gelişmemiş olduğu kolayca anlaşılabilir.

          Kuyulutatlar’da gelişen dini bağlar ise sadece Sünni-İslam bağlarıdır. Kabul görmüş mezhep Hanefi
mezhebidir. Köyde ehli beyt sevgisi oldukça kuvvetlidir. Sünni anlayışa sahip kişilerce çok yaygın kullanılan erkek
isimleri Mart 2006 sonuna kadarki nüfus kayıtları incelendiğinde Bekir ismi 12 kişiye, Ömer ismi 46 kişiye, Osman
ismi 38, Ayşe ismi ise 140 kişiye isim olmuştur. Ehli beyt isimleri ise şu şekilde Ali ismi 42, Hasan 57, Hüseyin 49,
Hasan Hüseyin 6 Fatma ismi ise köydeki en fazla karşılaşılan isim olarak 221 kişiye verilmiştir. Yukarıdaki sayılar
köydeki ehli beyt sevgisinin gücü ile, aynı zamanda geçmişe bağlılık ile büyüklerinin adlarını yaşatma anlayışını
göstermektedir.

           Mernis projesine göre, Köy nüfusuna kayıtlı tüm insanların adları üzerinde Mart 2006 tarihi itibariyle,
tarafımdan yapılan incelemeye göre, Köyde en yaygın olarak yer alan erkek ve kadın isimleri ise ismi taşıyan kişi
sayısı şöyledir:

           Mernis projesine göre, Köy nüfusuna kayıtlı tüm insanların adları üzerinde Mart 2006 tarihi itibariyle,
tarafımdan yapılan incelemeye göre, Köyde en yaygın olarak yer alan erkek ve kadın isimleri ise ismi taşıyan kişi
sayısı şöyledir:

       

KUYULUTATLAR KÖYÜNDEKİ KAYITLI TÜM ERKEK İSİMLERİ İÇİNDE EN YAYGIN KULLANILAN ERKEK İSİMLERİ VE  İSMİ TAŞIYAN KİŞİ SAYILARI:

 

 

 

İSİM

TAŞIYAN KİŞİ SAYISI

 

MUSTAFA

111

MEHMET

105

AHMET

100

HASAN

57

MUHAMMED

57

HÜSEYİN

49

ÖMER

46

ALİ

42

OSMAN

38

İBRAHİM

38

 

          Görüldüğü gibi erkek isimlerinin tamamı din kaynaklıdır. Muhammed isimlerinin tamamına yakını son çeyrek yüzyılda  isim olarak seçilmiştir. Bu durum ise son çeyrek yüzyılda dine yönelmenin- bilinçli dindarlaşmanın arttığı   anlamına gelmektedir.

 

             KUYULUTATLAR KÖYÜNDEKİ KAYITLI TÜM KADIN İSİMLERİ İÇİNDE EN YAYGIN KULLANILAN KADIN İSİMLERİ VE  İSMİ TAŞIYAN KİŞİ SAYILARI:

 

İSİM

TAŞIYAN KİŞİ SAYISI

 

FATMA

221

HATİCE

164

AYŞE

140

EMİNE

91

MERYEM

80

ZEYNEP

72

 

 

 

 

 

 

 

          En yaygın kadın isimleri de tamamen din kaynaklıdır. Son zamanlarda yaygın kullanılmayan din kaynaklı
bazı kadın isimleri de kız çocuklarına verilmeye başlanmıştır.
Köyün kuruluşunda emek sahibi olan insanların attığı temeller üzerine oluşan bazı yargılar şu şekilde
sıralanabilir:
        Kadına hak ettiği değer, genellikle verilir. Kadınların kararlara katılmaları yaygındır. Türkiye’nin bazı
bölgelerinde sadece kadınlar tarlalarda çalışırken Kuyulutatlar’da belirgin bir kadın ayrımcılığı yaşanmamaktadır.
Harcamalarda kadınlar da söz sahibidir.
           Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere, kadınlara ve erkeklere verilen isimler çok büyük çoğunlukla dini
kaynaklıdır. Sünni-İslam’ın tek dini değer olduğu köyde Alevi vatandaşlarımızca sık kullanılan isimler de oldukça
yaygındır. Ali, Hasan, Hüseyin, Fatma gibi. Yukarıdaki İsimlerin yaygınlığı incelendiğinde çocuklara isim verme
konusunda herhangi bir taassup yaşanmadığı görülmektedir..
          Kuyulutatlar’da helalleşmeye çok büyük önem verilir. Haksızlığı ortaya çıkan insanlara bazan pasif bile olsa,
genellikle belirgin bir tepki ile yaklaşılır.
           Köy halkının namus anlayışı oldukça sağlamdır. Namuslu yaşamak oldukça önemlidir. Namus yönünden
yanlışı olan insanlar toplum güvenini kaybederler. Bir kız, adı birlikte anılan erkekle evlenir. Bir kızın adı bir erkekle
anılırsa o kıza artık başkaları farklı gözle bakmaz. Evlilikler karşılıklı gönüllülük esasına göre ve sevgiye dayalı olarak
yapılır. Başlık parası uygulaması yoktur. Zoraki evliliklere rastlanmaz.
Sosyal dayanışma oldukça kuvvetlidir. Özellikle dini bayramlar ile Ramazan ayında sosyal dayanışma bütün
yönleriyle ve çok güçlü olarak sergilenir.
         Kuyulutatlar Köyünde, özellikle, dul kadınları himaye etmek amaçlı, onların kimseye muhtaç olmamaları
için sosyal dayanışma örneklerinin bütün güzelliklerini görmek mümkündür.
Köy halkının etnik kökenine gelince; Türk tipinin geleneksel tanımlardaki fiziki özelliklerinin tamamını köy
halkında görmek mümkündür. Deri yapısı, yaygın göz rengi, boy özellikleri, saç rengi ve kafa yapısı geleneksel
tanımlardaki Türk tipinin belirgin özelliklerini yansıtır. Köyün önemli mevkilerinin bazı isimleri de eski Türk
boylarının isimleridir. Kınık ve Salur (Köy ağzında söylenişi küçük ünlü uyumuna uygun olarak “Salır”).

           Köyün adında yer alan “tat” kelimesinin taşıdığı anlamlar nedeniyle ayrı bir değerlendirme yapılacaktır.
Köy halkının etnik kökeninin Türk olduğu hususunda hiçbir şüphe bulunmamaktadır. Köyün bağlı olduğu
ilçe olan Derinkuyu’nun ve vilayet olan Nevşehir’in yüz yıllar öncesinde kökeninin çoğunluğunun Rum olması, 8
km. yanındaki kasaba Suvermez’in Rum nüfus çoğunluklu eski bir yerleşim merkezi olması, Derinkuyu ve Suvermez
Rumlarının Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki mübadelede Yunanistan’a göçlerinin sağlanması ile köyün etrafındaki
yerlerin de Türk egemenliğinde olması Türklerin bölgedeki özgüveninin gelişmesini sağlamıştır.
Köydeki bazı ailelerin Arap asıllı olduğu şeklindeki yargılar sağlam verilere dayanmamaktadır. Molla
niteliğinde ve unvanında bazı kişilerin köyde söz sahibi olmaları Arap asıllı olmalarından dolayı değil, ilgili kişilerin
dinî yönden bilgili ve saygın kişi olarak yer edinmelerinden dolayıdır. Köye molla unvanlı kişilerin geliş güzergahı
Kahramanmaraş’ın orta-kuzeyi ile Kayseri’nin doğu-güneyi güzergahıdır. Bu bölgelerde yaşayan Avşarlar'ın zoraki
iskan işlemlerinden memnun olmamalarından dolayı isyan girişiminde bulunmalarıyla bölgede karışıklık olduğu,
huzursuz bir ortamın bulunduğu tarihi bir gerçek olarak bilinmektedir. Avşarlar’ın isyanları ve Avşarlar’ın kavgacı
sert mizaçlarından dolayı uysal, kavgayı sevmeyen dini bağları güçlü ve Molla vasıflı kişilerin iç taraflara ve güvenli
bir yere yerleşme amaçları ile köye intikallerinin gerçekleştiği düşünülmektedir. Çünkü köyün yerleşim yeri
gizlenmeye oldukça müsait bir yer niteliğindedir.
           Kahramanmaraş’ın Afşin ve Nurhak ilçelerinde Tatlar köylerinin olması dil ve ağız özelliklerinin çok büyük
benzerlik göstermesi anlamlı bir veri olarak değerlendirilmektedir.
         http://www.kullartatlar.com/hayat-bilgisi/yoresel-kelimeler.html adresinde köyümüzün ağız özellikleri
ile paralellik gösteren kelime örneklerine rastlamak mümkündür.
         Kuyulutatlar Köyünün yerleşim yeri oldukça ilginç bir özellik arz etmektedir. İki yanı belen denilen
yükseltilerle çevrilidir. İlçe merkezinden gelişte ve Kurugöl güzergahından gelişte köyün içine gelinceye kadar,
köyün varlığı belli olmamaktadır. Bu şekilde bir yerleşme ilk önce güvenlik endişesini çağrıştırmaktadır. Köyün
geçmişinin 300-400 yıl öncesine dayanabileceği yargısı ile, o zamanki kargaşa ve güvenlik zaafı nedeniyle böyle bir
yerleşimin gerçekleştirildiği düşünülmektedir. Köyün kurucularının veya ilk yerleşen kişilerin, ilim sahibi insanlar
oldukları hatıra getirildiğinde kargaşadan, kavgalardan ve cahillik eseri sayılacak uygulamalardan kaçılarak köyün
konumundan dolayı iskan yeri olarak seçildiği düşünülebilir. Sözü edilen bilgilerden hareketle sentez yapılmak
istenirse, esasen köy halkının da kavgacı yapıda olmadığı tam tersine uysal yapıda olduğu söylenebilir. Başka
köylerde yaşanabilen kan davaları, alış veriş kavgaları çocuk yüzünden kavgalara pek rastlanmaz. Kavga
teşebbüsleri olduğunda köy ileri gelenlerinin devreye girmesiyle kavgalar ve husumet önlenir.

 


          Köye ilk gelenlerinin geliş güzergahı veya göçe kaynaklık eden ilk merkezleri araştırıldığında kesin bir veriye
rastlanılmamakla beraber, doğu-güney istikametinden bir akışla köye gelindiği sanılmaktadır. Köylülerin ağız
özelliklerinin Adana ve Kahramanmaraş’ın kuzeyi ile Kayseri’nin güneyi civarının ağız özellikleri ile örtüştüğü
belirlenmiştir. Köy kurucularının, yukarıda anılan bölgelerde, 1876-1877 Osmanlı Rus Savaşı sonrasında yaşanan
göç eylemi ile ilişkilendirilmeyecek bir zaman diliminden önce göç eyleminin gerçekleştiği kanaati oluşmuştur.
Çünkü o dönemde gerçekleşen göçte daha çok kadın ve çocuk ağırlıklı göç söz konusudur. Bizim köyün nüfus
yapısında ise kadın ağırlıklı bir dengesizlik oluşmamıştır.
        Kurtuluş Savaşı ve öncesindeki savaşlarda, köy halkından pek çok kişinin şehit olduğu öğrenilmiştir. Şehit
çok olmasına rağmen, şehit aylığı alan insanların sayısı ilginç bir şekilde azdır. Bunun sebebi tam olarak
öğrenilememekle beraber, müracaat yollarının bilinmeyişi, köy muhtarlarının iletişim zaafı göstermeleri, vs. gibi
sebepler olduğu sanılmaktadır. Köy erkeklerinin çoğunun şehit olması köy kalkınmasını çok önemli oranda sekteye
uğratmıştır. Mağdur ailelerin sürekli fakirlik içinde yaşamaları, çocukların okutulamaması, yeteri büyüklükte ev-bark
edinememeleri gibi çeşitli sosyal problemleri de doğurmuştur.
         Köyün adında yer alan “tat” kelimesi köy dilinde “dilsiz, kekeme” anlamına gelmektedir. Aynı kelime,
Elazığ yöresinde de aynı anlamda yani “dilsiz, kekeme” anlamında kullanılmaktadır. Elazığ yöresinde kullanılan bazı
kelimeler halen köyümüzde de kullanılmaktadır. “Meses, seme, sini, taha, tirit ve urup” kelimeleri gibi. Bu
kelimleler ülkemizde çok yaygın olmayan kelimeler olduğundan Elazığ yöresi ile ilgili tarihi bir irtibatı çağrıştırabilir.
Ancak daha fazla veriye rastlanılamamıştır. Ordu ve Isparta ile birlikte kullanılan kelimelerin de önemli miktarda
olması yönü farklı bir göç olayını da akla getirmektedir.
    “tat” kelimesinden hareketle, “tat” kelimesi ile etnik kökeni ilgilendirecek ,bazı bilgileri de burada
değerlendirmek yerinde olacaktır. Ancak, burada yer alacak değerlendirmeleri, inceleme metodu hakkında bilgi ve
deneyim sahibi, verileri birlikte ve doğru değerlendirecek derecede uzman kişiler tarafından yorumlanması
gerektiğini özellikle belirtmek istiyorum.
        “tat” kelimesi etimolojik olarak incelendiğinde görülecektir ki, “tat” Türklerin egemen olduğu yerlerde
yaşayan Arap veya İranlılara verilen bir addır. Yani Türklerin yaşadığı yerde Türk olmayanlara verilen addır. Tatlar
isminin ise, Hazar denizi kıyısında, İran Azerbaycanı sınırında yaşayan, İran soyundan olan bir topluluğun adı olduğu
ortaya çıkar. Bu bilgilerden hareketle, köyün etnik kökeninin Arap ve İranlı olabileceği akla gelebilir. Bu iddiaya
uygun Köyde rivayetler de bulunmaktadır. Ancak sadece kelimenin anlamı, böyle bir etnik etiket için yeterli olamaz.
Çünkü ileri sürülecek düşüncenin pek çok bilimsel veri veya verilere kaynaklık edecek karinelerle desteklenmesi gerekir. Ayrıca, “Tatlar” ismi Dünyanın pek çok yerinde özellikle de Türk Cumhuriyetlerinin yoğun olduğu bölgede
de kullanılmaktadır.
          Köye ait özellikler topluca değerlendirildiğinde, Acem (İran) kültürü özelliklerine (kişi isimleri, dini inanış,
ibadetler, giyim, kadın hakları gibi motiflere hiç rastlanmaz. Aynı şekilde Arap kültüründen etnik çağrışım
yaptıracak hiçbir iz yoktur. Sadece mezhep özelliklerine bakmak bile yeterli olacaktır. Zira, köy camiinde Kabe
örtüsünden bir parça kumaş saygı uyandıran bir durumda çerçeveli bir halde saygı ile seyredilirken, aynı çerçeve
Arap kültüründe hiç bir önem taşımaz. Ayrıca geçmişe önem vermek, karar sürecini kadınlarla yaşamak Türklerde
önem taşımaktadır. Asimilasyonla Arap kültürü veya İran kültürü unutulmuş, Türk kültürü benimsenmiş
denilebilecek bir uygulama örneği de görülmemektedir. Köy civarındaki kasaba, köy gibi başka yerleşim yerlerinde
yaşayan insanlarla dil-ağız özellikleri yönünden çok önemli sayılacak farklılıklar görülmektedir. Ayrıca asimilasyonla
ilişkilendirilebilecek başka Türk bölgelerinde yaşanan bazı davranışlar, mesela isimler benimsenmemiştir. Sadece
Türklerde görülen, isimler ya hiç yoktur ya da son derece azdır. Türklerin İslamiyeti kabulünden önce kullanılan
Türk isimlerinden ola: Mete, Kaya, Turan, Kağan, Oğuz…. gibi. İslâm ile birilikte ilişkilendirilen isimler ise çok
yaygındır. Bu karineler ele alınarak değerlendirildiğinde, Kuyulutatlar Köyü halkı için, ibadetle ilgili uygulamalarla ve
kültürel dindarlık ile kaynaşmış, davranışları kalıplaşmış, samimi dindar Türk insanı profili ortaya çıkmaktadır.
“tat” kelimesinin “dilsiz, düzgün konuşamayan kişi” anlamında halen kullanılması köye ilk gelen kişilerin
tat olduğu, bu özeliğin civarda yaşayan insanlar tarafından ayırt edici isim olarak kullanılmış olma imkanı daha
yüksektir. Çünkü lakap takmak, kişilerin fizyolojik özelliklerine göre insanları tanımak, tanıtmak halen yaygındır.
Kel, kör, topal, kır, çolak, gibi lakapların hala takdim unsuru olarak kullanıldığı görülmektedir.
Yukarıdaki değerlendirmelere yönelik, ilmi temellere dayalı yaklaşımlar iletildiğinde tarafımdan özellikle
değerlendirilecektir.
        Netice olarak, köyümüzün adıyla ilgili olarak, Tatlar isminin, köken araştırması bakımından
değerlendirilmesinde, birkaç kekeme veya dilsiz kişinin veya maiyetindeki sağlam olsa da ailenin büyüğü olan
kişinin “tat” olması durumundan hareketle, köyün adını bulduğu kanaati oluşmuştur.
Şebeke suyu bağlanmadan önce, köyün içme ve kullanma suyunun kuyulardan sağlanması nedeniyle
köyün adının Kuyulutatlar olarak kalıplaştığı kabul görmektedir.
Türkiye çapında yaptığım bir incelemeye göre Tatlar adını taşıyan 10 tane köyün varlığı ortaya çıkmıştır.
Çalışmalar sürdükçe bu sayının artabileceği kabul edilmektedir.

TATLAR ADINI TAŞIYAN KÖYLER İLE BAĞLI BULUNDUKLARI YERLER ŞÖYLEDİR:

 

Sıra No:                 Köyün Adı       :                     İlçesi               :                      İli                            :

1-                            Kuyulutatlar                         Derinkuyu                             Nevşehir

2-                            Tatlarin                                  Acıgöl                                    Nevşehir

3-                            Kullar-Tatlar                         Nurhak                                  Kahramanmaraş

4-                            Büyüktatlar                           Afşin                                      Kahramanmaraş

5-                            Küçüktatlar                           Afşin                                      Kahramanmaraş  

6-                            Tatlar                                     Sincan                                    Ankara

7-                            Tatlar                                     Gerede                                  Bolu

8-                            Tatlar                                     Merkez                                  Bolu

 9-                            Tatlar                                     Altındağ                                 Ankara

10-                         Tatköy                                   Korkuteli                               Antalya

11-                         Tat Köyü                                Yıldızeli                                  Sivas

12-                         Tat Köyü                                Selçuklu                                Konya

 

                 Ziyaret nedeniyle edindiğim gözlemlerimle ve  Tatlar köylerinden birkaçının muhtarı ile yaptığım görüşme sonucunda  Tatlar adını taşıyan köylerin özelliklerinin birbirleriyle örtüştüğünü müşahede ettim.

                               

                Yaptığım bir inceleme sonucunda, Kuyulutatlar Köyünde, 1830’lu yıllardan, Mart 2006 tarihi sonuna kadar tüm yaşamışlar ve halen  yaşayanların sayımı yapılınca aynı soyadı taşıyan  insanların sayısı  şu şekilde ortaya çıkmıştır:

 

 

 

 

            SIRA NO                      SOYADI                                                   MENSUP OLAN KİŞİ   SAYISI

 

1              

BİLGİN

808

2

KARAKOLLU

606

3

KARASU

573

4

YILMAZ

462

5

DEMİR

448

6

ALTAŞ

382

7

TAŞKIRAN

364

8

ARPACI

354

9

KARATAŞ

329

10

BOYSAN

291

11

GÜNEY

283

12

GÖKTAŞ

256

13

AYTEKİN

222

14

POYRAZ

218

15

POLAT

186

16

KELTEPE

173

17

ESKİ+ESKİOĞLU

146

18

ACISU

127

19

ÇANKAYA

121

20

ARITOPRAK

116

21

ÇETİNKAYA

114

22

KARAKAYA

107

23

ÇİFTÇİBAŞI

94

24

BOZBEL

85

25

GÜNAYDIN

76

26

KURUGÖL

62

27

KUMCU

52

28

UÇAR

51

29

BAYIRBAŞI

42

30

TOPAKKAYA

37

31

ÜNLÜ

32

32

KOZAN

28

33

USLU

28

34

TOKAÇ

25

35

ÖZTÜRK

22

36

SARIKAYA

11

37

KÖSE

5

38

SOYADSIZLAR

47

                                                                   

 

               MERNİS'E GÖRE  KAYITLI  TOPLAM İNSAN SAYISI  :         7383

 

38.sırada yer alan Soyadsızların, Soyadı Kanunu çıkmadan önce yaşayan kişiler olduklarını belirtmekte
yarar vardır.
Köy kurulduğundan beri kayda girebilmiş kişi sayısının (2006 yılı Mart ayında kadar) 7383 olduğunu,
evlenerek soyadı değiştiren kadınların hem eski soyadı hem de yeni soyadı ile 2 kere yer aldığını belirtmek de
abartılı değerlendirmelere yol açmaması için uygun bulunmuştur.
Çalışmalara katkıda bulunmak isteyenler elektronik posta adresimden ve telefonumdan temasa
geçebilirler. Ulaştırılan bilgi ve belgeler değerlendirilecek ve kültürel değer olarak Köylülerimizle paylaşılması
sağlanacaktır.


 Mustafa DEMİR (*)
(*)Eğitim Uzmanı
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
Tel:0535-3745023
mustafademir50@hotmail.com

 

kuyder.com

 

 

 

Yandex.Metrica